Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İsveç Kürt kolonisinin edebiyat prensi: Firat Cewerî
M. Xalid Sadînî Independent Türkçe için yazdı M. Xalid Sadînî  Cuma 17 Nisan 2020 İddialı olmak istemem ama bence Kürtçe yazmak, Kürt yazarı olmak, Kürtçe kitap sahibi olmak kutsal bir şeydir. Çünkü özellikle Türkiye'de yaşayan Kürtler (ahval iyi olsaydı Türkiye Kürdistan'ı diyecektim, normal olsaydı Kuzey Kürdistan diyecektim, ama demiyorum,
1- Yağmur Adam (Otizm) 2- Benim Adım Sam (Zeka geriliği olan bir baba ve kızı) 3- Sol ayağım (Fiziksel engeli olan bir adam) 4- Guguk Kuşu (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar) 5- Aklım Karıştı (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar) 6- Akıl Oyunları (Şizofreni) 7- Wilber Ölmek istiyor (İntihar ve Depresyon) 8- İçimdeki Deniz (Ötenazi isteyen bir
Reklam
Fıkra: bir köyde ateşli bir hasta vardır. kasabaya, doktora getirir hastayı köylüler. koca devletin koca doktoruna. doktor hastaya fitil verir ve köye döndükleri gibi hastaya fitili anüsten vermelerini söyler köylülere. köylüler tabi "tamam dohtor bey" diyip köye giderler. köydeki herkese sorarlar, en bilgelere bile, ama kimse anüs ne demektir bilemez. bu nedenle bir türlü ilacı da veremezler hastaya. hastanın durumu da gitgide kötüleşmektedir. bunun üzerine köylü, doktora, koca devletin koca doktoruna telefon etmeye karar verir ama kimse buna yanaşmaz. ne cüret di mi doktoru arayacak bi köylü. neyse durumun vehameti üzerine muhtar aramayı kabul eder. bütün köylü toplanır santrale, muhtar arar, "biz ne yapacaamızı bilemedik dohtor bey" felan der işte. karşıdan doktor bir şeyler söyler. muhtar döner, ama arkasına: "makattan verin dedi dohtor" der. yine tüm köye sorarlar, komşu köylere birilerini yollayıp sordururlar felan, ama makat ne bilen yoktur yine. hasta ise giti gidecek, ateşler içinde kıvranıyor bayağı. ihtiyar meclisi toplanır. son çare, doktorun bir kez daha aranmasına karar verilir. yine kimse aramaz istemez doktoru. nihayetinde yine biri kandırılır, telefonun başına geçer, ama bi yandan söylenmektedir: "çok kızacak dohtor çok!" diye. sonunda telefonu açar, durumu anlatır, doktor bir şeyler söyler yine. telefondaki köylü, yüzü allak bullak, arkasını döner: "çok kızacak demiştim; 'götüne sokun' dedi."
Farmakoloji
Yazılası bir eylülü tüketeli çok oldu, terkedi(li)şler hepsi birer bahaneyken kaçırdım hazan mevsiminin en yalancı eylülünü, Birde kasım var diyorlar, okurken sana dair cümleleri, Ne kadar da çok hata yapmışız Olmayacak bir biz hayal etmek gibi oysa kasım Gelir o da bir kaç güne Ucuz romantikliklermiş bunlar hayatı ucuza yaşayan bir fahişeden
Bırak oğlum Yok rakıcıydı, yok laikti, yok şapkaydı falan. Kendin bile inanmıyorsun bunlara da. Senden bile zekâsız biri çıkar da inanır diye geveleyip duruyorsun. Ben sana anlatayım niye düşman olduğunu: Bir kere, adamın adı "Atatürk". Türk'ün kendisinden kuyruk acın var. Tüyü dökülmüş uyuz it gibi, adı geçse kaşınıyorsun. Türk lafını
Beni sinesine sarmayan tabiatın İniyorum dallarından usulca Çıkmayı başardığımı düşündüğüm Zirveden Yavaş yavaş İniyorum. İnerken değdikçe ayaklarım yere Cesurca
Reklam
İnsanı Küfre götüren şirke sokan şarkı ve sözleri yazıyoruz arkadaşlar." Farketmeden dinlediğimiz,anlamını tam olarak anlayamadığımız bazı şarkılar Allah'a şirk koşmamıza sebeb olabilir. Bu sebeble
Leyla ile Mecnun
İsmail Abi: Ne güzel gözleri vardı ama di mi? Kocaman gözleri vardı... Ben daha ona seni seviyom demeden, sevdiğimi söylemeden gitti. Anlamış mıdır benim acaba onu sevdiğimi o? Mecnun: Anlamıştır abi, ceketini aldı. İsmail Abi: O yüzden mi gitti?..
1.000 öğeden 831 ile 840 arasındakiler gösteriliyor.