Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

dilan gulsah

dilan gulsah
@dilangulsah
au petit bonheur
12 okur puanı
Ocak 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Koku IV
Ta kendisiydi, kuşkusuz! Ama ne olursa olsun - o değildi de aynı zamanda, o olamazdı, o katil olamazdı. İdam yerinde dikilen adam masumluğun ta kendisiydi.
Sayfa 245 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Koku III
Şimdilik yalnız iğreti olarak da olsa, kendisinde olmayan insan kokusunu edinmek istiyordu. Elbette insanların belli bir kokusu yoktu, belli bir insan yüzü de olmadığı gibi.
Sayfa 159 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Koku II
Bunlardan hiçbiri Grenouille’a uymuyordu. Tanrı’yla en ufak bir alışveriş yoktu. Günah çıkarmıyor, yüce bir ilham beklemiyordu. Sadece kendi öz, biricik eğlencesi için çekilmişti mağaraya, kendi kendine yakın olmak için sadece. Başka hiçbir şeyin gölgelemediği kendi varlığı için yüzüyor ve bu ona harika geliyordu. Kendi cenazesi gibi, neredeyse soluk bile almadan, neredeyse kalbi atmaz olmuş gibi yatıyordu o kaya çukurunda - ama öyle yoğun, öyle taşkınca bir hayat sürüyordu ki, dışarıdaki dünyada benim diyen zevkusefa düşkünü benzerini yaşamamıştır. 
Sayfa 133 - Can YayınlarıKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Koku I
Asıl kadının şeytanı keşfetmiş olması, ortada şeytanla ilgili keşfedilecek bir şey olmadığının en güvenilir kanıtıydı, çünkü sütanne Jeanne Bussie’nin foyasını meydana çıkarıvereceği kadar da aptal değildi herhalde şeytan. Üsteşik sözümona burnuyla! O ilkel koklama organıyla, beş duyunun en değersiziyle. Sanki cehennem kükürt, cennetse buhur ve mür ağacı kokarmış gibi!
Sayfa 21 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Kapatmak istemediğim kapılar
“Öyle, iş oraya varacak." Ama Victoria'nın gerçekten bozulduğunu görünce "Ama bir gün tekrar dönebilirim. Yeryüzüne bir kez daha çıkabilirim" diye ekledi. "Evet, ama onu yanında getirme. Burada onunla ne yapacaksın?" "Tamam, yalnız da gelebilirim." "Söz mü?" "Peki söz. Ama bu seni niye ilgilendiriyor ki? Bunu dert etmeni gerçekten beklemiyordum."
Sayfa 17 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“…Doğru, çünkü her şey gerçektir ormanda,” dedim. “Ata bak, soylu, insana yakın bir hayvan; veya insanı besleyen, onun için çalışan şu boynu bükük, düşünceli öküze, onun suratına bak. Ne mazlum, onu sık sık döven insana karşı bağlılığını gösteren, ne tatlı, açık bir bakışı var, yüzü de ne kadar güzel! Günahsız olduğunu bilmek insanı büsbütün duygulandırıyor. Evet, insandan başka her şey temiz ve mükemmeldir; İsa bizden önce onlarladır…”
Sayfa 393 - İşbankası
Seçemediklerimiz üzerine
“… Ben insanın yakınlarını sevmesinin nasıl mümkün olduğunu oldum olası anlayamadım. Bence, özellikle yakınlar sevilmez de uzaklarımız sevilir…”
Sayfa 314 - İşbankası
“… gerçekten, yeni kuramlar bile, suçunun sadece onu baskı altında tutan güce karşı bir isyandan ibaret olduğu fikrini aşılamaktadır. Toplum, ezici gücüyle suçluyu kendinden koparıp atar…”
Sayfa 79 - İşbankası
kendine yabancılaşma I
“…ilkin kendi kendinize yalan söylemeyin. Kendi kendine yalan söyleyip yalanını ciddiye alan insan sonunda ne kendinde, ne de çevresinde gerçeği seçemez olur, böylece hem kendisine, hem de başkalarına saygısızlık eder. Saygının olmadığı yerde sevgi de kaybolmaya başlar. Bunun boşluğunu doldurmak, gönül eğlendirmek için kendini çeşitli tutkulara, kaba zevklere bırakır, ahlaksızlığını hayvanlığa vardırır; bütün bunlar durup dinlenmeden kendisine ve çevresine yalan söylemesinden doğmaktadır. Kendi kendine yalan söyleyem herkesten önce alınır. Bazen alınmak pek tatlı gelir, değil mi? İnsan, kimseden kötülük görmediğini; kırgınlığı kafasından uydurup laf olsun diye, sırf sahne yaratmak için yalana sarılarak pireyi deve yaptığını bildiği halde surat asar, büyük bir zevkle gücenir ve bunu gerçek nefrete kadar da götürür…”
Sayfa 51 - İşbankası
Kulaktan işittiği bir görüşü bozduğu, değiştirdiği ya da onu hiç gerekmediği bir yere yerleştirdiği de olurdu: Böylece ortaya saçma sapan bir söz salatası çıkıyordu.
Sayfa 390 - Oda YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Tanrı’nın kendisi de işkence öncesi hayalini görebilseydi çarmıha kendisi çıkar, böyle bir ölüme katlanabilir miydi? Bu tabloya baktığınızda, aklınıza ister istemez bu soru geliyordu.
Sayfa 316 - Ema Yayıncılık
Önlerinde altmış yıllık bir yaşam dururken mutsuz olmalarının tek sebebi kendileri değil mi? Hepsi, ‘Biz durmadan çalışıyoruz, ama açız. Diğerleri bizim kadar çalışmadığı halde zenginler.’ diye söylenip duruyorlar. Ama ben bunlara acımıyorum. Yaşıyorlarsa, hayatları onların emrinde. Bunu anlamıyorlar işte.
Sayfa 305 - Ema Yayıncılık
İnsan, hayat şartları ne derece olumsuz olsa da, benimsediği yerde huzur buluyor.
Sayfa 64 - Oda YayınlarıKitabı okudu
Romeo’yu kıskandırmak istiyorum. Bu dünyadan göçen aşıkların kahkahalarımızı duymalarını ve üzülmelerini istiyorum. Tutkumuzun bir nefesinin onların tozlarını titretmesini, küllerini acıyla uyandırmasını istiyorum.
Sayfa 69 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
“Hisler dışında hiçbir şey ruhu iyileştiremez, tıpkı ruhun dışında hiçbir şeyin hisleri iyileştiremediği gibi.”
Sayfa 29 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Oysa ne güzeldir çocuk olmak, çocukluğunu yaşamak. Anne babalar neden bunun farkında olamıyorlar? Onlar hiç mi çocuk olmadılar, hep böyle büyükler miydi, neden tüm bunlar yaşatılarak, küçücük çocuğun dünyasını acılarla, yaralarla doldururlar?
Sayfa 16 - P-KITAP YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
“Kendimi nasıl hor gördüğümü anlatamam. Ne zaman geçmişe doğru baksam bir görevin ihmal edildiğini ya da bir zaafa dalıp gidildiğini görüyorum. Herkesi yaralamışım gibi geliyor.”
Sayfa 357 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Böyle mi olacaktı, insanı sonsuz derecede mutlu kılan şey, aynı zamanda üzüntüsünün kaynağı mı olmalı?"
Sayfa 49 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Zira yalnızca empati kurduğumuzda bir konuyla ilgili olarak konuşabilme onuruna sahibiz."
Sayfa 45 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bazıları için insan yaşamı yalnızca bir düşten ibaret, nereye gidersem gideyim, bu duygu benim de peşimi hiç bırakmıyor. İnsanın faaliyet içindeki, araştıran yeteneklerinin engellenerek sınırlandığını görünce; tüm mesleklerin zavallı yaşamımızı uzatmaktan başka bir amacı olmayan gereksinimleri karşılamaya yaradığını ve bir de arasında sıkışıp kalınan duvarlara renkli figürler ve aydınlık manzaralar resmedildiği için merakımızla ilgili bazı noktalardaki tüm avuntuların yalnızca düşsel bir teslimiyet olduğunu gözlemlediğimde - bunların hepsi Wilhelm, beni dilsizleştiriyor. Ancak kendi içme dönersem bir dünyada buluyorum! Yine tasvir ve etkin bir güçten çok, sezgi ve belirsiz bir arzuya yer veren bir dünya bu. O zaman her şey birbirine karışıyor ve arkasından düşler içinde dünyaya gülümsemeyi sürdürüyorum.
Sayfa 9 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
“Ve çürüme kokusu tüm ülkeyi dolduruyor. Gemilerde yakıt diye kahveleri yakalım. Isınmak için mısırları yakalım... ne güzeldir ateşi! (..) . . . (...)Suçun ötesinde bir günah var bu işte. Ağlamanın simgeleyemeyeceği bir hüzün var. Tüm başarılarımızı yıkıp deviren bir yenilgi var. O verimli toprak, o dizi dizi ağaçlar, o sapasağlam ağaç gövdeleri, o olgun meyveler... oysa beri yanda çocuklar pellagra’dan ölüyor. Ölecek de. Çünkü portakaldan kar edilemiyor. Adli tabipler gelip formları dolduracak... kötü beslenmeden öldü diye... çünkü yiyecekler çürümek zorunda. Zorla çürütülecek.(...) . . . (...)Aç insanların gözlerinde giderek büyüyen bir gazap oluşuyor. Ruhlarında yumru yumru gazap üzümleri oluşuyor, büyüyor, ağırlaşıyor, bağbozumuna hazırlanıyor.
Sayfa 427 - *SEL YayınlarıKitabı okudu
“Başkalarının gözünde bu belki de bir hatadır. Ama sen günah diye inanıyorsan, o zaman günahtır. İnsan hep kendi günahlarını kendi yarata yarata yaşar ve ölür.”
Sayfa 276Kitabı okudu
Reklam
farkındalığın etkileri
Şunu söyleyebilirsiniz insan için: Kuramlar değişip yıkıldığı zaman, düşünce okulları, felsefe ve inançlar, kimi milliyetçi, kimi dinsel, kimi ekonomik konudaki dar ve karanlık düşünce yolları önce gelişip sonra parçalandığı zaman, insan ileri doğru uzanır, sendeler, acı duyar, bazen de hatalar yapar. Adımını attıktan sonra bazen gerisin geri kayabilir ama, en fazla yarım adım geriye kayar, asla bir adım kaymaz.
Sayfa 184Kitabı okudu
“Artık yalnızca Jim Casy’yim. Tanrının çağrısı falan yok kafamda. Onun yerine bir yığın günahkar düşüncelerim var... ama bana mantıklı gibi geliyor hepsi.”
Sayfa 25 - selKitabı okudu
İnsanlar birinci mevkide giderken, edebiyat yük katarına atılırsa, dünyanın anası bellenmiş demektir.
Sayfa 443Kitabı okudu
adieu
“je vais mourir, oh ne me plaignez pas”
Sayfa 40 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Ama iyi bir cümlenin bağımsız bir varlığı varmış gibi geliyor bana.
Usul usul gideceğim peşinden, öfkeyle parlayıp, ‘Yalnızım ben’ diye düşündüğü anda onun yanında olacağım, merakımla.
Reklam
-belki de namus kimi toplumlarca bilinmez sebeplerden icat edilmiş bir tür saplantıdır-
Neredeyse aklıma gelmese soluk almayacağım, kalbime hatırlatmasam o da çarpmayı unutacak sanki.
Sayfa 389 - Can