Kitabın içindeki insan, insanın içindeki kitap... (Spoiler içerir)
En temelinde bir varoluş hikayesi Yeni Hayat. Kitaptaki olay örgüsünü ve karakterleri bir olay hikayesi gibi de okumanıza müsait, tamamen metaforik bir anlama ihtimaline de.
Kitapta anlatılanların Osman’ın hikayesi olduğunu anladığınız son kısımlara doğru, kitap üzerine kafa yormanızı istiyor. Pamuk’un ara sıra “peki şunu farkettiniz mi?” diye sorması da kitabın aslında anlatılan hikayenin yani hayatın kendisi olduğu fikrini oluşturuyor okurda.
Mehmet/Nahit ya da Osman; her ne derseniz deyin, Freud’un “Tanrı; kendisi olmak istediğimiz kimsedir” yorumuna uyan ve alter egoya atıfla yazılmış bir karakter. Canan ise aşk motifi üzerinden “kimsenin yürüdüğü yolda yalnız olmadığı” ilüzyonunu yaratmaya çalışıyor ama kitabın sonunda görüyoruz ki herkes yalnızdır bu hayatta...
Birçok kitabını okudum Pamuk’un ama burada kullandığı yazım tekniği diğer eserlerinin hiçbirinde karşılaşmadığım bir tat bıraktı ağzımda.
Yine her zamanki gibi Doğu-Batı çekişmesini resmetmiş fakat bu sefer “dış mihraklar” bağlamında, biraz mizahî ve eleştirel olarak ele almış.
Beğenip beğenmeyeceğinizi son sayfayı kapamadıkça bilemeyeceğiniz ama okumanız gereken bir kitap Yeni Hayat...