Sarı Sıcak
SARI SICAK (1) Birinci Bölüm Gün doğmadan çay tarlasında çaylar arasında arı gibi çalışıyor kelebek gibi uçuyordum iki kardeşim anam cıvıl cıvıl yeşilin içinde noktalar... Ta ki babam gelene kadar o heybetli cüssesi ile yeri göğü inleten fırtınalı hortum ... Hüüpp içine çekti. Haşere ilacı ile ilaçlar gibi silleleriyle uçurdu;
bacak aramda bir güvercin ölüsü var anne şimdi bütün gökyüzü benim olsa nolur sıtmalı akşamlardan biriydi yürüyordum sabıkalı kaldırımlarda ilkin arkamda gürültülü adımlar duydum korkacaktım vaktim olsaydı evimi kim bu kadar uzağa koymuştu ya da ben neden bu kadar uzaklardaydım yağmur çiseliyordu aylardan marttı günü sorma bana anne gölgeleri
Reklam
SENİ YALNIZLIKLAR ÖLDÜRDÜ, BİZ KIYIDA KALDIK, SAİT FAİK Sait Faik Abasıyanık (1906-1954) Gözlerine o sipsivri yaprak batıyordu. Bu saksıdaki yaprak. Bu “padişah kılıcı” bir anı mıydı onda? Bu yapraktan bir padişah kılıcına dönüverdi gözleri. Bir köşkte, tertemiz sıvalı çatlak bir duvarda asılı bir padişah kılıcına. Bu yaşlı kılıcın altında paslı
Azrail’in Güzelliği İlkokulu bitirip kursa gelmişti. Ailesi kendi isteğiyle geldiğini söylemişti. Kayıt için adını sorduğumda: “-Fatma” dedi, hiç de çekinmeyen bir tavırla… Ve ekledi: “-Eğer beni hafız yapmazsanız, kayıt yaptırmak istemiyorum.” Böyle tehdit edercesine konuşması, onu yaşından daha olgun gösteriyordu. Tebessümle: “-Korkmayın küçük
461 öğeden 311 ile 320 arasındakiler gösteriliyor.