Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İlke

İlke
@dogaizitas
Écrire, c'est dessiner une porte sur un mur infranchissable, et puis l'ouvrir. Yazmak, aşılması imkansız bir duvara kapı çizmek ve sonra o kapıyı açmaktır.
“Kadınların olmadığı bir yere gitmek istiyorum.”
Reklam
“O herkese güvenir. İnsanlardan nasıl şüphe duyulur bilmez. Trajedi de burada yatıyor. Tanrı’ya soruyorum. Güvenmek bir suç mudur?”
“O gece saçlarım ağarmaya başladı. Her şeye olan güvenimi kaybettim. Herkesten şüpheleniyordum. Dünyanın işleyişindeki tüm umut, sempati ya da neşe kavramlarına sonsuza kadar yabancılaştım. Bu gerçekten hayatımda belirleyici bir andı. Sanki kafam yarılıp açıldı ve o andan itibaren insanlarla kurduğum herhangi bir etkileşim, o yaranın acımasına neden oldu.”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Kalbimin derinliklerinde, zayıf ve çaresiz bir itiraz yükseldi. Onu ben öldürmedim. Ben kimsenin parasını çalmadım. Her zamanki gibi, kısa süre sonra azmim sönümlendi. Sonuçta benim hatamdı. Ne yaparsam yapayım bir insana derdimi doğrudan anlatamıyorum.”
“Ona göre ben hala, ölmeyi bile becerememiş utanmaz, aptal bir hayaletten, ‘yaşayan bir cesetten’ başka bir şey değildim.”
Reklam
“Karşılıklı olarak birbirimizi aşağılıyor, birbirimizin değerini aşağı çekiyorduk. Eğer ‘arkadaşlık’ dedikleri şey buysa, o ve ben ‘arkadaşlık’ timsaliydik.”
“Unutmanın yeşim kadehi, tıpkı şairin dediği gibi, hüzünle yıpranmış, ağırlaşmış bu yürek için tek umuttur.”
“Toplum. Bu kavramı az da olsa kavrayabilmeye başladığımı hissediyordum. Bu, bir bireyle diğeri arasında, spesifik bir anda gerçekleşen bir mücadeleydi ve tek yapman gereken o anda kazanmaktı. Hiç kimse bir başkasını tamamen fethedemez ve bir köle bile bir kölenin hakir karşılık verişinin altından kalkar, bu yüzden yapabileceğimiz tek şey, o anda ve orada, tek bir zar atışıyla her şey üstüne bahse girmek; ya hep ya hiç bahsi. Hayatı sürdürebilmek için başka bir yol yok. İnsanlar onur ve sadakate övgüler yağdırır ancak insan çabasını yegâne odak noktası bireydir. Bireyin ötesinde de bir başka birey vardır. Toplumun esrarengizliği; okyanus olan toplum değil, bireydir.”
(Toplum bunu kabul etmez.) (Toplum değil. Sen kabul etmezsin, değil mi?) (Eğer böyle yapmaya devam edersen toplum sana iyi davranmaz.) (Toplum değil yani. Sen.) (Toplum seni canlı canlı gömer.) (Toplum değil. Beni gömecek olan sensin, değil mi?)
“… onlar beni sevdikçe ben daha da korkuyordum. Hepsinden kaçmak istiyordum.”
Reklam
“Ben tanrıdan bile korkardım. Tanrının sevgisine değil gazabına inanırdım. İnanç. Bu yalnızca tanrının kırbacını yemek üzere mahkemeye çıkıyormuşum gibi bir histi. Cehennemin varlığına inansam da cennet benim için yoktu.”
“Toplum dediğin tam olarak neydi? İnsanın çoğulu mu? Toplum denen şey tam olarak nerede bulunuyordu? Tüm hayatımı toplumdan korkarak, onu güçlü, ürkütücü ve korkutucu bir şey olarak hayal ederek yaşamıştım. Ama o konuşurken birden anladım. ‘Toplum dediğin şey sen değil misin?’”
“‘Babacığım. dua ettiğinde tanrının tüm dileklerimizi yerine getirdiği doğru mu?’ Eğer doğruysa benim dua etmem gerek, diye düşündüm. Ah, bana sağlam bir irade bahşet. İnsanın doğasını anlamamı sağla. Bir insan, bir insanı ittiğinde günahkar olmuyor. Bana öfkenin maskesini bahşet. ‘Evet, öyle. Sana istediğini verir ama bana vereceğinden pek emin değilim.’”
“Resim konusu açıldığında gözlerimin önüne o yarısı boş absent bardağı geliyor ve huzursuzlanıyorum. İnsanlara kayıp resimlerimi gösterme arzusuyla, yeteneğimi kanıtlama arzusuyla dolup taşıyorum.”
“Sokakta en ufak bir tanıdığımı, hatta bir tanıdığıma benzettiğim birini görsem aniden irkiliyordum; içim tiksintiyle ürperiyordu ve başım dönüyordu. Başkaları tarafından çok sevildim ama görünüşe göre onları sevme yeteneği bende yoktu.”
97 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.