Boşa dövüşmeyin bizim yiğitler
Sizi vurduranlar vurulmuyor ki
Kim bilir nerede hangi koltukta
Kömürde tarlada yorulmuyor ki
Aynı baba dölü ölen öldüren
Ölenle öldüren iti güldüren
Yok muydu bunu size bildiren
Vur diyenler vurda görülmüyor ki
İşçiyi işçiye düşüren zalım
Boynumuzda boza pişiren zalım
Bu kadar bardağı taşıran zalım
Gözümüz önüne serilmiyor ki
Yeni adı çıkmış sağ ile solun
Tarihte borcu yok kullara kulun
İki yanı birdir yattığın çulun
Bilirsin ölenler dirilmiyor ki
Mahzuni der nedir hakkın davası
İnsana benzer mi köpek mayası
Uy tükenip bitsin sınıf kavgası
Sınıfsız bir okul kurulmuyor ki
"Günlerden bir gün, nihayet, bu cinayetlerin faili yakalandı. Konaklara ve yalılara temizlik yapıp çamaşır yıkamak için gündelikle giden kadın kılığında bir Frenk casusuydu bu. Devrin padişahı, huzuruna getirilen casusun apış arasını yokladığında onun erkek olduğunu fark etti. Tuttuğu organı bırakmaksızın, aksine daha bir sıkıp gözdağı
Günlerden bir gün, nihayet, bu cinayetlerin faili yakalandı. Konaklara ve yalılara temizlik yapıp çamaşır yıkamak için gündelikle giden kadın kılığında bir Frenk casusuydu bu. Devrin padişahı, huzuruna getirilen casusun apış arasını yokladığında onun erkek olduğunu farketti. Tuttuğu organı bırakmaksızın, aksine daha bir sıkıp gözdağı vererek sordu:
- "Bre melun! Avrat kılığında dolaşıp onu bunu kahpece zehirleyeceğine ne diye yiğitler gibi kılmanla döğüşmezsin? Bu yaptığın erkekliğe sığar mı?"Padişahın sıktığı hayalarındaki acı nedeniyle yüzü şekilden sekile giren casus da ona şu şekilde cevap verdi:
- "Yüce padişahım. Yaptığım elbette ki erkekliğe sığmaz. Ama bilgeliğe sığar".
Padişah:
- "Melun kâfir! Bilgelik dedin ha. Sen bilgin misin yoksa? Hangi bilginin peşindesin?"
Casus:
- "Evet, çok şey bilirim. Limanlarınıza girip çıkan gemilerin ne yük taşıdığını, yaptığınız gizli anlaşmaları, idareniz altında olan milletlerin isyana eğilimlerini, depolarınızdaki barutun miktarını, toplarınızın sayısını, her şeyi, her şeyi bilirim".
- "Bre melun, sen bana bilgin olduğunu söyledin. İnsan bu anlattıklarını bilmekle hiç bilgin olur mu?"
- "Sizin bilginleriniz ne bilirler?"
- "Müneccimlerimiz ilanı harp ve sünnet için uygun zamanlan bilirler. Şeyhler gayb âlemine mahsus sırları, medrese âlimlerimiz ise neyin günah neyin sevap olduğunu bilirler".