Atatürk Aslında Neden Hayatını Kaybetti? (OdaTV)
Cumhuriyet gazetesinin, dışarıdan yazılar kabul ettiği “Olaylar ve görüşler” sayfasında, Op. Dr. Aytekin Ertuğrul tarafından dikkat çeken bir yazı kaleme alındı. Atatürk'ün sirozdan değil, sıtmadan öldüğünü ifade eden Dr. Ertuğrul, "Atatürk’ümüzün sıtmadan öldüğü kesindir. Ancak konu tartışılmakta ve yapılan yanlışta ısrar edilerek
Atatürk Cumhurbaşkanlığı maaşının 2.000 lirasını her ay İsmet İnönü'ye vermekte olduğundan gerçekte elinde kalan miktar 7.078 lira idi. Ekim 1937'de İnönü'ye verdiği parayı, İnönü'nün Başbakanlıktan ayrılması üzerine 2 bin liradan 3 bin liraya çıkar mıştır. Ayrıca Sağlık Bakanlığı görevi sona eren Dr. Refik Saydam'a da her ay 500 lira vermeye, yardım yapmaya başlar. Hem İnönü, hem de Saydam, kendilerine tahsis edilen yardımın Kasım 1938 ayına ait olanını da tahsil etmişlerdir.
Sayfa 157Kitabı okudu
Reklam
Şimdi CORONA virüsü vesilesiyle gerçekleri yazmaya başlayalım . Lütfen dikkatle okuyalım , komplo teorilerimizi geliştirelim . Dr. Refik Saydam Balkan Harbi ve 1. Dünya Savaşında Türk ve Alman ordularını kırıp geçiren TİFÜS hastalığının aşısını bulmuş ve yüzbinlerce askerimizi ölümden kurtarmıştır . Kurtuluş Savaşında Atatürk’ün yanında yer almış ve sonrasında Sağlık Bakanı olmuştur . Türkiye’nin ilk Doğum ve Çocuk Hastanelerini kuran Dr.Refik Saydam HIFZISIHHA ENSTİTÜSÜNÜ kurarak burada Veba - Kolera - Sıtma - Verem aşılarını imal etmiş ve çocukları bu hastalıklardan korumuştur . İlk VİROLOJİ bölümünü de kurarak bu alanda büyük çalışmalar yapmıştır. 1942 yılında vefat etmiş ve ölümünden sonra da Refik SAYDAM HIFZISIHHA ENSTİTÜSÜ öğrencileri tarafından geliştirilmiş bir çok VİRÜS AŞISI yapılmış , özellikle YERLİ VEREM ( Tüberküloz ) aşısı sayesinde Türkiye’de VEREMİN kökü kazınmıştır YERLİ VE Milli Aşılarımızı ÜRETEN , VİRAL ENFEKSİYONLARIN TANI VE TEDAVİSİNDE büyük başarılara imza atan REFİK SAYDAM HIFZISIHHA ENSTİTÜSÜ 26. Ağustos.2011 tarihinde kapatılmış ve İTHAL AŞI dönemi başlamıştır. Bügün açık olsaydı Tifüs gibi CORONA VİRUS aşısı da bulunabilirdi.
19 MAYIS NASIL KUTLANMAYA BAŞLADI?
Avrupa’daki gerilimler ve savaş olasılığı karşısında, İnönü Atatürk ve Kemalizm karşıtlarıyla uzlaşarak yurtta bir siyasi uyum sağladı. Atatürk döneminde sürgünde yaşayanlar Türkiye’ye dönerek yeniden siyasette aktif hale geldiler. Aynı zamanda, Meclis’ten 18 Ocak 1939’da Milli Korunma Kanunu’nu geçirterek hükümete ekonomiyi yönlendirmek amacıyla geniş yetkiler tanıdı. Ertesi hafta, liberal ve devletçilik karşıtı bir politikacı olan Celal Bayar başbakanlıktan istifa etti, yerine içişleri bakanı ve CHP genel sekreteri olan Dr. Refik Saydam getirildi. Bunun ardından, parti genel sekreterliği ile içişleri bakanlığı görevleri birbirinden ayrıldı ve böylelikle CHP’nin 1930’ların ortasında bürokrasi üzerinde kurmuş olduğu kontrolden vazgeçtiği izlenimi yaratıldı. Bu bir yanılsamaydı, çünkü partinin devlet üzerindeki etkisi güçlü kaldı; sadece politikacıların bireysel etkisi azaldı. Mart 1939’da genel seçimler yapıldığında, 424 milletvekilinin olduğu bir Meclis’te 125 yeni sima vardı; Atatürk’e yakın bazı kişiler seçilmemiş, öte yandan Fethi Okyar, Kâzım Karabekir, Hüseyin Cahit Yalçın, Refet Bele, Ali Fuat Cebesoy gibi Atatürk’e rakip ve muhalifleri Meclis’e girmişti. Aynı zamanda, Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkışı ilk kez kutlandı ve Atatürk sonrası rejimin de Cumhuriyet’in kurucusunu onurlandıracağı ima edildi. Bu kutlama ‘Gençlik Bayramı’ olarak tanımlanmaya ve her yıl kutlanmaya başlandı.
75 öğeden 81 ile 75 arasındakiler gösteriliyor.