Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gezginler ve budunbilimciler, vahşileri fotoğraflamak, ölçüp biçip tanımlamak uğruna onların utanç eşiklerini sık sık vahşice çiğneyip geçmişler ve bu insanları derinden incitmişlerdir.
Sayfa 123Kitabı okudu
1901 yılında resmi merciler Tokyo’daki bir sanat galerisinde sergilenen çıplak resimlerin tümünün belden aşağısının kahverengi kumaşla örtülmesini emretmişler, 1903’te kadın heykellerinin cinsel organlarının üstüne alçıdan yapılmış incir yaprakları yapıştırılmıştı. Ama bir erkek heykelinde yapraklar fazla kabarık duracağından, polislerin penisi testereyle kesmekten başka çaresi kalmamıştı.
Sayfa 112Kitabı okudu
Reklam
Yeni plajlarda delikanlıların çıplak yüzmesi yasaklanmakla kalmadı, kadınlarla erkeklerin suya birlikte girmeleri de yasaklandı, oysa kaplıcalarda yeterince denetleme imkânı olmadığından resmi makamlar buna göz yummak zorunda kalıyordu.
Yahudilerin tersine, Müslümanlarda suyun vücudun her yeriyle temas etmesi gibi bir kural olmadığı için bellerine bir peştamal bağlayıp rahat rahat yıkanıyorlardı. Yine de başlangıçta Peygamber hamamlar -tabii bunlar cinsiyete göre ayrılmıştı konusunda çekingen davranmış ve bir hadisinde inananlara şöyle demiştir: “Hamam denilen o evlere gitmekten kaçının!” Fakat bu mekânların günah yuvası değil, arınma yeri olduğu kendisine açıklandığında - “Ey Allah’ın elçisi, hamam kir ve acıdan kurtarır! ”— fikrini değiştirmiş ve şu karara varmıştır: “içinizden biri oraya gidecek olursa, örtünsün!”
Normal koşullarda bir kadının bir şövalyenin sırtını sabunlaması sözkonusu değildi, zira kadınların dünyası erkeklerin dünyasından -şölen yemekleri ve yarışmalı oyunlar dışında— bütünüyle ayrıydı. Ardres beylerinin ailelerinde erkek ve kız çocuklar yedi yaşından itibaren ayrı tutulurlardı; kızların düğünlerine kadar geceleri kilitlendikleri ve göz hapsinde tutuldukları bir odaları vardı.
yaşamlarımızın düşün kısmının kısa özeti
"Bulutlar ardındaki bir gelecek için onca yılı kaldırıp atmaya ya da, 'günün birinde durumumuz daha iyi olacak' vaadine kapılarak, --herhalde bir kez yaşayacağımıza göre --bekleyip yok olmaya pek de hevesli değiliz." Hans Peter Duerr
Reklam
Göbekli Tepe'de kazı bezekli nesnelere çok az rastlanmaktadır. Biz ler sadece, bir kireçtaşı parçasının üzerine kazınmış bir yılan sapta dık. A ve D Yapılarında seki levhalarının üzerindeki kazı bezekli de senleri ise şimdiye kadar yorumlayabilmiş değiliz. Nevali Çori'de de, kazı bezeme tekniğiyle yapılmış bir çizimdeki deseni, burada sözü edilenlerden net bir şekilde ayırabiliriz: Burada, uçan adımlarla kişi ler gösterilmektedir; büyük olasılıkla bunlar dansçıdır. Göbekli Te pe'deki kadın deseninin, şimdiye kadar Ön Asya Neolitiğinde bir benzeri daha bulunamadı. Duerr'in Sedna ya da Hayat Aşkı ese rinden bir bölüm, belki bize yardım edebilir: "Altı yıl önce yayım lanan kitabım Düş Zamanı'nda, eski insanların, günümüzden daha rasyonel oldukları görüşünü savundum; çünkü onlar, aklın ötesindekiyle oldukça akıllı bir ilişki içindeydiler ve işte bu neden le onların bilgeliği sevdiklerini, yani onların filozof olduklarını söyleyebiliriz. Bu insanlar entellektü el değillerdi, onlar ritüelistlerdi... Böylelikle, gerçeklikle ilgilen mediklerini söylemek istemiyorum, ama onlar gerçekliği sevdikle rinde, Nietzsche'nin söylediği gibi 'Ayakları için gerçeklik, ardından onları dans ettiren gerçeklikler söz konusuydu"".
Sayfa 265 - Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2007Kitabı okudu
Bulutlar ardındaki bir gelecek için onca yılı kaldırıp atmaya ya da günün birinde durumumuz daha iyi olacak vaadine kapılarak, bekleyip yok olmaya pek de hevesli değiliz. Hans Peter Duerr
Tüketici bir toplumda yaşıyoruz. Gayet eminim ki, entelektüellerin saflık taleplerini karşılamadıkları ve Doğayı somutlaştırıp, aslında birçok açıdan bizden daha ‘suni' ve 'medeni' oldukları anlaşıldığı vakit 'doğal insanları başımızdan atacağız. Hans Peter Duerr
Gözler, istenmedikleri yerlerde gezdirilmemelidir..
26 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.