çok çetin bir dâva karşısındayız. Bugün dünya, bütün bu gördüğünüz medeniyet dedikleri keşiflerin kıvrantısını temsil eden devlerle, o devlerin hâlâ yüzlerce sene arkasından gitmeye çalışan, çırpınan cücelerden ibaret bir âlem...
Devler kıvranıyor, cüceler çırpınıyor! Ve tarihin en büyük iman devini temsil eden Türk, bugün cüceler dünyasının en mustarip cücesi hâlinde kendisini toparlamaya çalışıyor. Kendi kendimizi, böylece pençemizi bağrımıza atarak ve ciğerimizi kanatarak görelim; aynanın karşısına geçmeyi bilelim.
"Dâva nefsi atmak değil,
Nefsi adam etmektir."
Dinin ne kadar büyük bir hikmet ve hakikat ifade ettiğini nefse giran gelmesinden anlayabilirsiniz.
Şeriat ne kadar muazzam, ne kadar aziz ki, nefs onu hiç sevmez. Bu incelikleri sezenler gerçek İmana kavuşur ve nefsi anlar. Dinde muvazene şarttır...
Ruhun vazifesi inanmaktır ve inandığı şeyle yoğurmaya memur bulunduğu fert ve cemiyet arasında muvazene kurmaktır!..
Zamanın dışında hiçbir şey yok; bir şey var içimizde zamanın dışına tırmanmak isteyen... Zamana sığamayan bir şey var insanda, o da ruh! Çünkü o zamansızlık âleminin hatıralarını taşıyor. Fakat, biz farkında değiliz.
Müslüman Anadolu gençliği! Birleşiniz! Gerçek İslâmlığın bu sahada ruhu kurtarıcı ve muvazeneyi kurucu hakikatini bütün insanlığa arzederek, her haliyle yeni ve güzel örneği nefsinizde çizgileştiriniz, renklendiriniz, maddeleştiriniz! Ve dünyaya haykırınız: "Ben İslâmın gerçeğindeyim; ve gerçek İslâm bende!.. 20. Asır tufanından kurtulmak isteyen, Nuh'un yeni gemisine buyursun!"
Evet, ey yeni gençlik! Sana düşen, bu tayfun ve kasırga asrında Nuh'un yeni gemisini kızağa koymaktır.
Hak yardımcın olsun!..
İyice bilmek lâzımdır ki, bu memlekette, bütün şubeleriyle küfrün, boğazlamak üzere her an bıçağını bilediği, ne şu, ne bu birlik, dernek, ocak, ne Süleymancı, ne Nurcu, ne İmam Hatipli vardır; sadece Müslüman vardır; Müslümanlık ve Müslüman!..
Bence en büyük haksız, haklıyken, karşı tarafın eteğine yapışıp, ona: "Gönüldaş! Ne yapıyorsun?.. Küfür topyekûn üzerimize gelirken takındığın bu ayrılık ve aykırılık tavrı ne faciadır!" demeyendir!..
Bence en büyük haksız, her itişe, kakışa, hattâ her haka- ret ve acı mukâbeleye katlanıp sonuna kadar ara bulmaya çalışmayandır.
Avrupa'ya "düvel-i muazzama" derler..! Bir düvel-i muazzama korkusudur gider. Hiçbir şahsiyet ifadesi yoktur ve bunu masonluk, yahudilik, (emperyalizm) ajanları idare eder. İşte tarihin en büyük kurbanlarından olan Sultan İkinci Abdülhamid bu gidişe "dur!" dediği için lekelenmiştir...