Dyghavva

Dyghavva
@dyghavva
34 okur puanı
Eylül 2019 tarihinde katıldı
Dyghavva
Bir kitabı okumaya başladı
 Antabus
 AntabusSeray Şahiner
8.7/10 · 3.520 okunma
Reklam
Küçük mutluluklar denilen şeyleri doğru dürüst değerlendirmesini bilirseniz, bunların aslında büyük, hem de çok büyük mutluluklar olduğunu anlarsınız. Örneğin, bütün bir yaz gününü, Anadolu yollarında toz toprak içinde külüstür bir otobüste geçirdikten sonra, akşamleyin küçük bir kıyı kasabasına varmışsınız. Ucuz bir pansiyonda soğuk bir duş yapıp kumsaldaki kırgızinosuna gidiyorsunuz. İki ayağınız suya değecek biçimde masanızı denize doğru çekiyorsunuz. Garson, beyaz peynirinizi, kavununuzu ve rakınızı getirdikten sonra, hiç kimse görmeden usulcacık ayakkabılarınızı çıkarıp, bütün gün sıcaktan pişen ayaklarınız bileğinize kadar serin denize sokuyorsunuz. Ve güneş karşınızda batarken rakınızı yavaş yavaş içiyorsunuz. Sorarım size büyük bir mutluluk değil mi bu küçük mutluluk?
Sayfa 9 - Yapı Kredi Yayınları

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
264 syf.
9/10 puan verdi
Tren Ankara'dan İstanbul'a doğru gitmektedir. Birkaç saat süren bu yolculuk uzun bir zaman dilimine yayılır. Trende bulunan üç karakterin Kapak Kızı üzerinden geçmişlerini hatırlayıp kendi hayatlarını gözden geçirdiği, sorguladığı bir anlatıyla karşı karşıyayız. Önce trende çalışan garson Bünyamin'in gözünden rutin iş hayatı ve iş arkadaşları, ailesi ve yakın arkadaşı Tayfur anlatılıyor. Sonra bankacı Ersin'in küçük şehirlere gitmek zorunda olduğu iş hayatı bıkkınlığı, arkadaşı Hakan ile olan diyalogları ve birbirlerini anlamayışları... Sıra radyo programcısı Selda'nın gözünden satırlar okumaya geliyor. Üç ayrı insanın tek bir ortak noktası var KAPAK KIZI... Üçü de Kapak Kızı Şebnem'i konuşuyor. Şimdi onlar konuşuyor ama söz sırası Şebnem'e de gelecek Yeşil Peri Gecesi isimli romanda...
Kapak Kızı
Kapak KızıAyfer Tunç · Can Yayınları · 20207,3bin okunma
263 syf.
9/10 puan verdi
Kapak Kızı
Kapak KızıAyfer Tunç
7.8/10 · 7,3bin okunma
Reklam
264 syf.
9/10 puan verdi
Kapak Kızı
Kapak KızıAyfer Tunç
7.8/10 · 7,3bin okunma
Kafasında dizilen kelimeleri bozmak yerine ilerletmek, bir tıpayı açmak, bir kapağı kaldırmak, sızlayan bir çıbanı patlatmak gibi garip, akıtıcı, arındırıcı bir istek. Sanki bunu yaparsa varlığını saran bir örümcek ağından, bir kefenden, içine hapsolduğu boğuntuyu oluşturan her neyse ondan kurtulacaktı.
Sayfa 220 - Can
Selda garipsedi bu sözü. Vadesi dolmuş. Ölüme kayıtsız şartsız boyun eğdiğini dile getiren bu insanlar, ölümü itmeyi, öteye git demeyi hiç düşünmüyor, bu ilk kabulü hiç tartışmıyorlardı. Yaşamak bir borçlanma, ölüm de bu borcun ödenmesiydi. Bu sözde ölünün ölerek oluşturduğu manevi âlemi hiçe sayan, ölümün kendisini somutlayan fazla soğuk bir şey vardı, ölümün mutlaklığına olan sonsuz inanç. Evet, mutlak olmasına mutlaktı ölüm, ama yine de böylesine soğuk bir kabulle dile getirmek, insanın bir bedende var olduğuna değil, o bedende kesinlikle öleceğine inanmaya öncelik tanıyordu.
Sayfa 214 - Can
Hayatın tek doğrusu yoktu, hayatın birkaç ya da birçok doğrusu da yoktu, hayatın sayısız doğrusu, sayısız yanlışı vardı, her hayat tekti, benzersizdi.
Sayfa 208 - Can
Şimdi anne babasının sevgisi ile sarıp sarmalandığını sandığı evin şaşmayan bir saatten, bir içtima alanından, işe yaramayan bir dizi güvenlik uyarısından ibaret olduğunu görüyor; musibetsiz nasihatlerle donanmış kişiliğinin hayatın karşısında aciz kaldığını anlıyordu.
Sayfa 208 - Can
Reklam
Bünyamin Selda'ya bir göz attı. Aklı başında bir kadına benziyordu ama rakı içen kadınların ne yapacakları hiç belli olmazdı. Görünüşündeki zerafetten hoşlandığı bu kadına tekrar baktı ne yaptığını bilen biri olduğuna karar verdi.
Sayfa 160 - Can
Bu hayatı sürdüremeyecek kadar farklı, hayatını yeni baştan kuramayacak kadar zayıf olduğunu anladığından beri mutsuzdu.
Sayfa 136 - Can
“Yazarlar sıradan sandığımız insanları evirip çevirirler, başka bir gözle bakarak onlardan yeni insanlar yaratırlar. Bu yeni gözle biçimlenmiş insanlar, artık bizim için sıradan değildirler, birer kahramandırlar. Gerçek hayatta da gizli bir elin onları alıp yeniden biçimlemesini isteriz. Bir el, deriz, bizi de biçimlese, biz de kendi hayatımızın kahramanı olsak.
Sayfa 109 - Can
Muazzez Abacı'nın buğulu sesinden, babasının sevdiği şarkıları beklerken, ummadığı bir arabeskle karşılaştı. Bir burukluk duydu. Hiçbir şey saf haliyle, rafine haliyle kalmıyordu. Berrak sulara mürekkep damlar gibi bulanıyor, dumanlanıyordu. Babasının dinlediği plakları hatırladı. Münir Nurettin'in o inanılmaz sesinin ve şarkılarının, çocuk ruhunda yaptığı etkileri. Söyle sevgili... Sevgili söyle... Ne füsun ettin, ruhuma böyle... Sorun buydu. Suyu berraklaştırmaya çalışırken bulandırmak. Herkes arıyor, ama daha karışık, daha aykırı, daha bulanık şeyler buluyor, aradığından uzağa düşüyordu.
Sayfa 40 - Can
Resim