Bütün bir yılı kupon keserek, çiftleşerek geçiren; günleri damla damla gövdesinde yağa çeviren; varlığını aşağılayan saldırılar karşısında secde ederken pazarda sebze fiyatlarına söylenmeyi demokrasi sanan; evinde elektrik ya da su kesilince modern bir ülke üzerine fikirler yürüten; insan hakları denince aklına trafik kuralları ve sarhoş naralarından başka bir şey gelmeyen; etikten, otobüs kuyruğunda sıraya uymayı, estetikten evindeki eşyaların renk uyumunu anlayan; on bir ay biriktirdiği yanlışlığı, yorgunluk diye kör bir özentiyle sulara taşıyan bu silik, bu gittikçe birbirine benzeyen bir örnek insanların denizle derinlik, kumla içtenlik, fesleğenle genişlik, zakkum ve sardunyayla farklılık kazanması, gökle yerin, denizle dağların yer değiştirmesi kadar uzak, doğanın ilkel gerçeğinden de geriye düşmüş bir yıkıcı gerçeklik değil mi sizce de ?