Gözlerini açarken çok ağladın,
Bunun intikamını, dünyadan göçerken,
Fani iken, ebedi olurken,
İnsanları ağlatarak, aldın.
Ah keşke kin beslemeseydin,
Ölmeseydin.
Kadın ve erkek ortasında gayet esaslı ve şiddetli münasebet, muhabbet ve alâka; yalnız dünyevî hayatın ihtiyacından ileri gelmiyor. Evet, bir kadın, kocasına yalnız hayat-ı dünyeviyeye mahsus bir refika-i hayat değildir. Belki hayat-ı ebediyede dahi bir refika-i hayattır. Madem hayat-ı ebediyede dahi kocasına refika-i hayattır, elbette ebedî arkadaşı ve dostu olan kocasının nazarından gayrı başkasının nazarını kendi mehasinine celbetmemek ve onu darıltmamak ve kıskandırmamak lâzım gelir.
Sen bir taze haber gibi gelmiştin unutmadım
Her gelişin bir taze haberdi, unutmadım
Aşktı alıp verilen, altın bir vakitti yaşadığımız
Bir muştuyu algılamanın sürekli gerilimiydi sanki, unutmadım
Can oynardı evlerde, yollarda, meydanlarda
Can alınıp can verilirdi, hiç unutmadım
Sen uyurdun, uykun bir tepeden seyredilen uçsuz bir vadi
Kıyısından seyredilen bir denizdi sanki, unutmadım
Ah sevgili! hayat görünürdü kapından bir çırpınış yüreklerimizde
Sen evinden çıktığında güneşler doğardı içimizde, unutmadım
Toprağa düşen tohum, onda gizlenen renk, şekil, koku
Senin için biçimlenirdi, renklenirdi, kokardı senin için, unutmadım
Ebedi masum çocuklar zamanın solmayan çiçekleri
İstemişlerdi de ezan okumuştu
Bilal bir sabah, unutmadım
O dirildi, o dirildi diye birden çalkalanan sokaklar
Ölüm ki sonsuza açılan bir kapıydı, hiç unutmadım
Ey aşk, ey dirilik soluğu, ey evrenin hareket kaynağı,
Nasıl unuturum, nasıl unuturum, hiç unutmadım! ..
Ama sen uzaklardaydın ey kalbim
Uzaklardaydın, sevdiğim uzaklardaydı
Ayın yıldızların çağlayarak
Berrak şelaler yaparak
Coşku içinde aktığı
Bir yerlerdeydi.
Hani bir gün bir çobana rastlamıştık
Cennet şuuru, huzursuzluk ve melankolik ruh halinin reçetesidir.
O cennet ki, orada onlara diledikleri herşey var, orada ebedi yaşayıp giderler. Bu nimet Rabbinin insan için, her zaman istenmeye değer bir vaadidir.
Bu fani dünyada baki kalınmaz
Ebedi mekana gideriz birgün
Emr-i ilahiye karşı durulmaz
Kara topraklara gireriz birgün
İnsanoğlu doğar büyür yol alır
Çalışır, çabalar koşar yorulur
Ve nihayet bakan gözler yumulur
Ben,
Yüreğimi yakan gözlerine
Ömrümü vermeye hazır biriyim
Aşk nedir bilmeyen yüreğime
Ruhumu sefil etmiş bir sefilim
Anlamsız gelen her cümlede
Adını haykırmış bir deliyim
Ben,
Fani olan bu dünyada
Ebedi bir duygu taşıyan tek kişiyim."🍀
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya.
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı' Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp
Ama sen uzaklardaydın ey kalbim
Uzaklardaydın sevdiğim uzaklardaydı
Aynı yıldızların çağlayarak
Berrak şelaler yaparak
Çoşku içinde aktığı
Bir yerlerdeydi.
Hani bir gün bir çobana rastlaşmıştık
Ben bir güzel gördüm kardeşim, bana gülümsüyordu
Sözleştik biz onunla kardeşim, ebedi mutlu olmaya
Bana mehrini söyledi, illa şehadet diyor
Gidiyorum ben kardeşim şehadeti tatmaya,
Gidiyorum ben kardeşim, şehitlerden olamaya
Haydi, sen de gel kardeşim ebedi mutlu olmaya
Cennetin güzelliğinde sevdiğinle baş başa
Cennetin güzelliğinde sevdiğinle kol kola
Biz Allah’a teslim olanlar, biz resule uyanlarız
Şehit davet ediyor bizleri, şehadeti tatmaya
Şehit davet ediyor bizleri, cihat meydanlarına
Haydi siz de gelin kardeşler, içelim doyasıya
Cennet ırmaklarından dolmuş, şarap testilerinden
Haydi buyurun siz düğünümüze, biz evleniyoruz işte,
Sevenler muradına erdi, sonsuz ebediyette.