Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İnfitar 6-12
6-12 Ey insanoğlu! Kerîm olan Rabbine karşı seni aldatan ne? O Rab ki seni yarattı, uzuvlarını düzeltti, seni düzgün hâle getirdi, seni dilediği sûrette terkib etti. Hayır, hayır!180 Aslında siz, hesap gününü yalanlıyorsunuz.181 Oysa, sizin üstünüzde gözcüler ve şerefli kâtipler vardır; ne yapsanız bilirler.
Mürselat Süresi 8-15
8-15 Sonra yıldızlar silindiği, gök yarıldığı, dağlar ufalanıp savurulduğu ve peygamberlerin hazır bulunması için vakit tayin edileceği zaman,145 (işte o gün, o şey gerçekleşecektir). Bu iş hangi gün için ertelenmiştir? Hüküm günü için. Sen o hüküm günü nedir bilir misin? O gün, yalanlayanların vay hâline!
Reklam
kuşkusuz islam, kalplerinde yer edindi, duygularına hâkim oldu; öyle ki islam onlar için, hayatın diğer meşgaleleri karşısında daima birinci sırada yer aldı.
yesrib, içerisinde yüksek enerjinin biriktiği elektrik enerjisi santrali gibiydi. sonra bu yüksek enerji, dünyanın zayıflamış dört bir yanına yeniden güç göndermeye ve parlak ışığını dünyanın en uç bölgesine kadar yaymaya başladı
kuşkusuz bizler, rotasının değiştirilmesi adına çatışma, mücadele, hitabet ve vaaz üzerine kurulmuş bir dünyada yaşıyoruz; fakat bunu gerçekleştirebilecek yegâne eylem devrimci mücadele hareketidir.
mevcut kapitalist sistem, dikdatörlük ya da milyonerlerin gölgesi altında geçinip giden rejimler sayesinde zafere ulaştılar.
Reklam
...Fakat onlardan erkekle karısının arasını açan şeyi öğreniyorlar...(Bakara 102) Tefsiri: Büyü ilimlerinde en büyük dilek, kadını ayartabilmek için kocasından ayıran bir muska veya tılsım elde etmek idi. Bu, onların ne kadar bozulduklarını göstermektedir. Onların en büyük zevki, başkalarının kadınlarıyla ilişki kurmak ve onları kocalarından ayırmaktı. Bu bozulmasın en kötüsü idi. Çünkü toplumun temel taşını oluşturan ailenin köklerini yıkmak demekti. Eğer karı ile koca arasındaki ilişki sağlam olursa, toplum da sağlam ve güçlü olur. Fakat ikisi arasındaki ilişki kötü olursa, bütün toplum bozulur. Bu nedenle onlar, en büyük kötülüğü yapıyorlardı; çünkü kendi dayanışmalarının ve tüm toplumun bağlı olduğu bu önemli ilişkiyi kökünden kesiyorlardi. Bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.v.), Şeytan'ın dünyanın dört bir tarafına vekilerini gönderdiğini söyler. Vekiller geri döndüğünde O'na ne yaptıklarını anlatırlar. Birisi kavga çıkardığını, ötekisi karışıklık ve kargaşa yarattığını söyler; fakat Şeytan "Hiçbir şey yapmadınız" der. Daha sonra biri gelir ve "Bir adamla karısının arasını ayırdım" der. Şeytan onu kucaklar ve "Gerçekten büyük bir iş yaptın" der. Bu hadisin ışığında, neden iki meleğin İsrâiloğulları'na karı ve kocayı ayıran bilgi ile gittikleri açığa çıkmaktadır. Sadece böyle bir şey, onların ahlâki geriliklerini tam anlamıyla ölçebilirdi.
Farklılığı Göz Önünde Bulundurmamak
İnsanın bir şeyi yanlış anlaması başkadır, dinden çıkarılması başkadır. Her Müslüman'ın Şeriat'ı anladığı gibi uygulamaya hakkı vardır. Eğer on Müslümanın onunun da degişik yöntemleri varsa, Allah'ın kurallarına itaat etmeleri gerektiğine inandıkları sürece Müslümandırlar. Onlar tek bir ümmet'i oluştururlar, başka cemaatler oluşturmak için bir sebep yoktur. Bu noktayı anlamayan insanlar ümmet'i basit nedenlerle parçalıyorlar, cemaatlerini ve camilerini ayırıyorlar, kendi toplulukları dışından evlenmekten ve sosyal ilişkiler kurmaktan kaçınıyorlar ve gruplarını kuruyorlar.
Tekfirde hudut bilmeyenlere!
"Haksız yere bir Müslüman'a kâfir damgası vuran kişinin suçlaması kendine döner." (Buhari, Müslim) Allah kullarından, başka bir insanın Müslüman olup olmadığı hakkında fikir yürütmelerini istememiştir. Allah'ın hükümlerini önemsemeyerek, yorum yapmakta ve yargılamakta ısrar eden, bir insanı afaroz etme gücüne sahip olduğunu sanan bir kişi aslında Allah'ın yanında kendisinin de küçük bir tanrı olduğunu söylemektedir. Bir başkasının Müslüman mı yoksa gerçekten bir kâfir mi olduğunu düşünmeden böyle cüretkar iddialarda bulunan kişi kâfir olma tehlikesiyle karşı karşıya gelir.
Din
Allah'tan başkasını asıl güç sahibi, yönetici, sahip, ödül ve ceza verici olarak kabul ettiğinizde, alçalarak başlarınızı onun önünde eğdiğinizde ona hizmet edip, emirlerine itaat ettiğinizde, O'nun ödülünü arzulayıp cezasından korktuğunuzda sahte bir Din meydana çıkar. Bu çeşit bir Din'i Allah kesinlikle kabul etmez, çünkü gerçeğe tamamen aykırıdır.
Reklam
İki Çeşit Müslüman
Yarı Müslümanlar: Bazı insanlar Allah'a ve elçisine inançları olduğunu ve İslam'ı din olarak seçtiklerini söylerler ama İslamı hayatlarının belirli bir bölümüyle sınırlarlar. Ve bu sınırlar çerçevesinde İslam'a büyuk bir bağlılık gösterir, toplu namaz törenleri düzenleyip tesbih çekerler, yiyecek ve giyeceklerine, diğer toplumsal
(Bu Kur'ân) ayetlerini iyiden iyiye düşünsünler ve temiz akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır.
"Bugün dininizi mükemmel seviyeye getirdim,size bütün ihsanımı bağışladım ve takip etmeniz için size islam'ı bıraktım" (Maide,5/3).
Sayfa 41
"...açık küfre karşı cihadda bütün Müslümanlar rahatlıkla bir araya gelebilir, fakat kendilerinin, cahiliyenin bir mensubu haline geldiğinin farkına varmayan ve ismi Müslüman olan insanlara karşı yapılacak bir eylemde kafir ve münafıkların karşı çıkışlarının yanında gerçeği fark edemeyen Müslümanlar da rahatlıkla bu işe karşı çıkabilirler. Sonuçta bu her zaman böyle olmuştur. O insanları aldatan tek şey 'İslâmi' olma iddiasıdır."
Pınar Yayınları, 1986
"...inananlar hiçbir şey yapamaz oldular. Çünkü karşılarında açıkça kendisini ilan eden bir cahiliye yoktu. Her şey sinsice, 'İslâmi' adı altında yürütülüyordu. Böyle bir ortamda, müslüman olduklarını söyleyenler cahiliyenin hükümranlığını çoğu zaman farkına varmadan kabul ettiler. Cahiliyenin siyaseti ile insanları yönettiler. Cahili eğitim sistemini uyguladılar. Yine çoğu zaman cahiliyenin çığırtkanlığını yaptılar. Ama bütün bunların farkında olan gerçek mü'minlerin sayısı çok azdı...."
Pınar Yayınları, 1986
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.