Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ece

Ece
@ecep
null
Architecture
İstanbul
7 okur puanı
Haziran 2018 tarihinde katıldı
Annelere anlatılan kederler taksim değil, zarbedilmiş olur.
Sayfa 14
Reklam
Çağatay ulusunun aşiretleri, ortak bir liderlikten çok, paylaşılan geleneklerin ve çıkarların birleştirdiği bir konfederasyon oluşturuyordu. Ulus'u oluşturan şey ne fetih ne buyruk, fakat tedrici bir ayrılma ve karışma süreciydi. Mensuplar Çağatay hanedanına karşı ortak bir sadakat duygusu besliyor ve hanlığın askeri ve idari sisteminden kalan yapıları kullanıyorlardı. Ulus, merkezi bir önderliği olmadığı halde, ortak kimliği olan sabit bir kütle olarak kaldı ve Çağatay hanlığının ayrılışından Timur'un tahta çıkışına kadar, sınırları da üyeleri de değişmedi.
Sayfa 77
Timur'un tahta çıkışı sırasında Çağatay Ulusu sakinleri iki ana gruptan meydana geliyordu: Çağataylılar denişen Türk-Moğol göçerleriyle kentli, kırlı ve dağlı nüfuslar dahil yerleşik halk. Kentteki ya da kırdaki çoğu meselenin yerel önderlerin elinde olduğunu varsaysak bile, yerleşik nüfus Çağatay göçebelerinin boyunduruğundaydı.
Sayfa 77

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ulus'un Türk-Moğol dört aşireti de, yani Arlat, Barlas, Celayir ve Süldüs aşiretlerinin tümü de böyle soylu boylarca yönetiliyordu.
Sayfa 64
İnancı, hiçbir yerden düşmemiş bir tepsinin içinde, sıkıca bağlı bir paket gibi veriyorlar. Paketi almam isteniyor ama açmaksızın. Bilim, bomboş bir kitabın sayfalarını açmam için tabak içinde uzattıkları bir bıçak. Kuşkuyu bir kutunun dibindeki toz gibi uzatıyorlar; iyi ama, içinde tozdan başka bir şey yoksa o kutuyu neden önüme sürüyorlar ki?
Sayfa 131
Reklam
Körlerden birine, özgürsün, diyorlar, onu dış dünyadan ayıran kapı açılıyor. Git haydi özgürsün diyoruz tekrar, o yerinden kımıldamıyor, sokağın ortasında hareketsiz duruyor, korkuyorlar, nereye gideceklerini bilemiyorlar, çünkü rasyonel bir labirent olan akıl hastanesinde, böyle tanımlanıyor orası, yaşamak ile önümüzde bir rehber olmadan ya da bir köpeğin tasmasını tutmadan aklını kaybetmiş bir şehir labirentine, sadece mekanları belirleyip oraya götüren yolları gösteremediği için belleğin işe yaramadığı o labirentin içine girmeyi göze almak arasında bir kıyaslama yapamıyorlar.
Hepimiz kendi dışımızdaki koşulların tutsağıyız.
Kalbimde sıkıntılı bir huzur var ve dinginliğim tamamen kaderime razı olmamdan kaynaklanıyor.
“Üstün insanlarda doğallığın özünü oluşturan şey, doğalla yapay arasındaki uyumdur.”
Sayfa 83
“İhtiyaç duyduğumuz şeyleri istememiz insanca bir davranıştır, yalnızca gerekli olanı değil, arzulanır bulduğumuz şeyleri istemek de insancadır. Hastalıklı olan, gerekli olan ile arzulanır olanı aynı şekilde arzu etmek, kusursuzluk özlemi yüzünden, ekmeksiz kalmış gibi acı çekmektir. Romantizm hastalığı budur işte: sanki sahip olmanın bir yolu varmış gibi Ay’a göz dikmek.”
Sayfa 86
Reklam
“En derin heyecanlarımızın kuyularından çıkıp en uzak yıldızlara kadar yükselen ve yıldızlardan yansıyarak bir şekilde onlarda da var olan güç, nasıl da sınırsız bir zihin gücüdür!”
Sayfa 78
Böylesine başdöndürücü umutlarla, bekleyişlerle başlayıp da sonunda sevgi gibi hiç şaşmadan yok olup giden başka hiçbir eylem, hiçbir yatırım yoktur.
“Ancak bu ani ve uzatılmış ayrılık, onların birbirinden uzak yaşayamayacaklarına inanmalarını ve gün ışığına çıkan bu gerçek karşısında, vebanın daha önemli olmadığını anlamalarını sağladı.”
“Bu yabancı düşünceler aklınızdan geçmeseydi, bunların yerine ne düşünüyor olurdunuz?”
Hiçbir şey bilmeyen hiçbir şeyi sevemez. Hiçbir şey yapmayan, hiçbir şeyden anlamaz. Hiçbir şeyden anlamayan insan değersizdir. Oysa anlayan hem sever, hem her şeye karşı duyarlı olur, hem de görür. Bir şeyde ne kadar çok bilgi varsa, o kadar büyük sevgi vardır. Bütün meyvelerin çileklerle aynı anda olgunlaştığını sanan kişi, üzümleri hiç tanımıyor demektir.
Sayfa 10 - Paracelsus
O öykü sayesinde otelde kalmayı sürdürebildim ve soğuk kış günlerinde kendimi sokakta bulmaktan kurtuldum.
Sayfa 13
Reklam
Ama benden daha temizsin yine de, beynini satmıyorsun, acınası tenini sadece.
Sayfa 24 - Arturo Bandini
Hissettim nefretini. Kokusunu aldım, duydum hatta, ama sırıttım yine de.”Ediyorsundur umarım,” dedim. “Çünkü senin nefretine mahzar olan birinin olumlu yanları pek çok olsa gerek.”
Arturo Bandini
“Fante benim tanrımdı.”
Sayfa 6 - Charles Bukowski
Bu başarı, sürüler halinde yaşamanın getirdiği rahatlıktan kendimi bilerek ve isteyerek uzaklaştırmamdan; kötü ve güçlü eğilimlerle yüz yüze gelme cesaretini gösterebilmemden kaynaklandı.
Sayfa 144 - NietzscheKitabı okudu
Breuer yakınlık gösterdiği zaman Nietzsche’nin rahatsız olduğunu biliyordu ama içindeki bir parçanın, daha yakın ilişkilerin özlemi içinde olduğunu da biliyordu.
Sayfa 263 - undefinedKitabı okudu
Bu arzunun da diğer tüm insanlardan daha üstün olma arzusu olduğunu görürsünüz. ‘Aşık’ , ‘seven’ kişi değildir; aslında o, sevdiği kişinin mutlak sahibi olmayı amaçlar. Bütün isteği, tüm dünyayı o değerli malından soyutlamaktır.
Sayfa 250 - NietzscheKitabı okudu
Reklam
Korkuların karanlıktan doğmadığını anladım; korkular da yıldızlar gibi hep oradadırlar ama gün ışığı onları gizler.
Sayfa 245Kitabı okudu
Tanrım, artık ateist olduğum için beni bağışla, ama Nietzsche’yi okudun mu? Ne kitap!
Sayfa 20 - Arturo Bandini