Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ece

Ece
@ecep
null
Architecture
İstanbul
7 okur puanı
Haziran 2018 tarihinde katıldı
430 syf.
·
Puan vermedi
·
1009 günde okudu
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche AğladığındaIrvin D. Yalom
9.2/10 · 52,3bin okunma
Reklam
Annelere anlatılan kederler taksim değil, zarbedilmiş olur.
Sayfa 14
Çağatay ulusunun aşiretleri, ortak bir liderlikten çok, paylaşılan geleneklerin ve çıkarların birleştirdiği bir konfederasyon oluşturuyordu. Ulus'u oluşturan şey ne fetih ne buyruk, fakat tedrici bir ayrılma ve karışma süreciydi. Mensuplar Çağatay hanedanına karşı ortak bir sadakat duygusu besliyor ve hanlığın askeri ve idari sisteminden kalan yapıları kullanıyorlardı. Ulus, merkezi bir önderliği olmadığı halde, ortak kimliği olan sabit bir kütle olarak kaldı ve Çağatay hanlığının ayrılışından Timur'un tahta çıkışına kadar, sınırları da üyeleri de değişmedi.
Sayfa 77

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Timur'un tahta çıkışı sırasında Çağatay Ulusu sakinleri iki ana gruptan meydana geliyordu: Çağataylılar denişen Türk-Moğol göçerleriyle kentli, kırlı ve dağlı nüfuslar dahil yerleşik halk. Kentteki ya da kırdaki çoğu meselenin yerel önderlerin elinde olduğunu varsaysak bile, yerleşik nüfus Çağatay göçebelerinin boyunduruğundaydı.
Sayfa 77
Ulus'un Türk-Moğol dört aşireti de, yani Arlat, Barlas, Celayir ve Süldüs aşiretlerinin tümü de böyle soylu boylarca yönetiliyordu.
Sayfa 64
Reklam
İnancı, hiçbir yerden düşmemiş bir tepsinin içinde, sıkıca bağlı bir paket gibi veriyorlar. Paketi almam isteniyor ama açmaksızın. Bilim, bomboş bir kitabın sayfalarını açmam için tabak içinde uzattıkları bir bıçak. Kuşkuyu bir kutunun dibindeki toz gibi uzatıyorlar; iyi ama, içinde tozdan başka bir şey yoksa o kutuyu neden önüme sürüyorlar ki?
Sayfa 131
Ece tekrar paylaştı.
Bence biz kör olmadık, biz zaten kördük Gören körler mi? Gördüğü halde göremeyen körler.
Sayfa 330 - Kırmızı Kedi Yayınları 4.BasımKitabı okudu
Körlerden birine, özgürsün, diyorlar, onu dış dünyadan ayıran kapı açılıyor. Git haydi özgürsün diyoruz tekrar, o yerinden kımıldamıyor, sokağın ortasında hareketsiz duruyor, korkuyorlar, nereye gideceklerini bilemiyorlar, çünkü rasyonel bir labirent olan akıl hastanesinde, böyle tanımlanıyor orası, yaşamak ile önümüzde bir rehber olmadan ya da bir köpeğin tasmasını tutmadan aklını kaybetmiş bir şehir labirentine, sadece mekanları belirleyip oraya götüren yolları gösteremediği için belleğin işe yaramadığı o labirentin içine girmeyi göze almak arasında bir kıyaslama yapamıyorlar.
"Beni bulamazsan üzülme, eşyalarımı bulacaksın. Kestiğim taşları, açtığım yolları, işlediğim heykelleri bulacaksın ve göreceksin ki binlerce yıl öteden, parmak izlerimiz değecek birbirine."
Her şey beni yoruyor, yormayan şeyler bile. Neşeyle acının tadı, benim için bir. F. Pessoa
Reklam
Sende var mıyım, yok muyum? Ben sende var mıyım, sende yok muyum? Deniz üzerinde dönüş yoluyum Bildiğim her şeye seninle dokundum Kendimce haklıyım, birlikte doğruyum
Hepimiz kendi dışımızdaki koşulların tutsağıyız.
Kalbimde sıkıntılı bir huzur var ve dinginliğim tamamen kaderime razı olmamdan kaynaklanıyor.
“Üstün insanlarda doğallığın özünü oluşturan şey, doğalla yapay arasındaki uyumdur.”
Sayfa 83
“İhtiyaç duyduğumuz şeyleri istememiz insanca bir davranıştır, yalnızca gerekli olanı değil, arzulanır bulduğumuz şeyleri istemek de insancadır. Hastalıklı olan, gerekli olan ile arzulanır olanı aynı şekilde arzu etmek, kusursuzluk özlemi yüzünden, ekmeksiz kalmış gibi acı çekmektir. Romantizm hastalığı budur işte: sanki sahip olmanın bir yolu varmış gibi Ay’a göz dikmek.”
Sayfa 86
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.