Ben bir ateist değilim ve kendime panteist diyeceğimi de sanmıyorum. Sözkonusu problem, sınırlı zihnimize göre çok geniştir. Çeşitli dillerde yazılmış kitaplarla dolu büyük bir kütüphaneye giren küçük bir çocuk gibiyiz. Çocuk bu kitapları birinin yazmış olduğunu bilir. Nasıl olduğunu bilmez. Kitapların yazıldıkları dilleri anlamaz. Çocuk bulanık bir şekilde bu kitapların düzenlenişinde gizemli bir düzen olduğundan şüphe duyar, ama onun ne olduğunu bilmez. Bana öyle geliyor ki Tanrı’ya yönelen en aydın insan varlığının dahi tutumu böyle bir şeydir. Evrenin harikulade düzenlenmiş olduğunu ve belli yasalara uygun hareket ettiğini görüyoruz ama bu yasaları sadece bulanık bir şekilde anlayabiliyoruz. Spinoza’nın panteizmine hayranım, ama onun modern düşünceye katkısına çok daha fazla hayranım, çünkü o ruh ve bedeni, iki ayrı şey değil de bir bütünmüş gibi gören ilk filozoftur.
Albert Einstein
Tanrıya ne yapacağını söylemeyi kes Einstein..
ENDİŞE
Albert Einstein, bir gün trenle yolculuk yapmaktadır. Bir süre sonra kontrolör gelir ve Albert Einstein’ı hemen tanır ve “Sizi tanıyorum, siz Dr. Albert Einstein’sınız.“ der. “Bu kadar ünlü olduğumu bilmiyordum.” diye cevap verir ünlü bilim adamı. “Sanırım şimdi biletimi görmek isteyeceksiniz.” diye ekler. Albert Einstein, bütün ceplerini ve çantasını karıştırmasına karşın biletini bulamaz.
Kontrolör bir şey söyleme ihtiyacıyla “Dr. Einstein, sizi herkes tanır. Princeton Üniversitesinin size yeni bir tren bileti almak için parası olduğunu da biliyoruz.” der. Einstein, “Benim endişem para değil. Nereye gideceğimi unuttum.”
Endişemiz nereye ve kiminle gittiğimizi bilmek olsun. Bilet elbet bulunur.
Albert Einstein
"Bilgi ve gerçek dünyasında kendisini yargıç olarak görenler, tanrıların gülüşüyle cezalandırılırlar."