Uzun zamandır girmiyordum. Uzun zaman sonra ilk yorumum KEŞKE ile olacakmış :) O zaman başlayalım.
Hayretler içinde okuduğum kitap oldu. Zaman içinde doğru diye anlatılanların aslında yalan ya da eksik olduğunu okuyunca hayretler içinde kaldım meğer ne çok kandırılmışız dedim içimden. Her yazılanın altını çizerek yok ya taraflı bu dediklerimi araştırınca bu da olmaz dedim. Bir dönemin nasıl eğitime , sanayiye ,tarıma neşter vurduğunu ve bunu yaparken de halkımızı ikna etmekte pek de zorlanmadıklarını gördüm. Geldiğimiz duruma bakınca sağlık , eğitim , tarım ve nicelerine geçmişte yapılan itibarsızlaştırma ,darbeler,ekonomik tehditler başarılı olmuşlar. Yeniden ayağa kalmak için elimizde olana sahip çıkmamız gerektiğini çok iyi anlatan bir roman olmuş .Kitabı okuyunca bir dizi senaryosu gibi gözünüzün önünde canlandırıyorsunuz sade ve akıcı anlatım sayesinde. Olayın içinde buluyorsunuz kendinizi ve siz yaşıyormuşsunuz gibi içine çekiyor adeta ve hep aklınızda bir soru bütün bunlara nasıl izin verdik ?
"Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkıl maz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter."
... Asıl bahtiyar,bir ömür boyunca hasretini çektiği şeye kavuşan değil, ona erişeceğini anladığı anda,saadetinin en yüksek noktasında bir Ah! diyerek düşüp ölebilendir.
Bir Aşk Masalı.