“Aynı çocuk iki kere doğurulabilir mi? Doğurdu Celile!
Oğlu Nazım Hikmet hapishanede ölüm orucuna başlayınca, ela gözlü pars ileri atıldı ve büyük şairi, ölümün kıyısından çekip aldı.”
“Aynı çocuk iki kere doğurulabilir mi? Doğurdu Celile!
Oğlu Nazım Hikmet hapishanede ölüm orucuna başlayınca, ela gözlü pars ileri atıldı ve büyük şairi, ölümün kıyısından çekip aldı.”
Sonra altı yıl daha yaşadı Ela Gözlü Pars.
Son sergisini Ankara'da açtı.
Sergiden hemen sonra kalp krizi geçirdi ve yetmiş altı yaşında hayata gözlerini yumdu.
Kocaman ve etkili birkaç ailenin kesişme noktasındaydı Celile. Osmanlı İmparatorluğu zamanı ya da Türkiye Cumhuriyeti dönemi fark etmiyor, ailesinin mensupları farklı görüşlerden de olsalar, daima ülkenin etkin roller üslenen bireyleri oluyorlardı. “ Tek nedeni var bunun, o da iyi eğitim “ dedi tuvalinin başına geçerken ela gözlü pars.
İyi aile iyi eğitim sağlıyor, bu da sonucunu iyi iş olarak veriyordu .
Oğlunun kaleme aldığı “ Gece Gelen Telgraf “ isimli şiir de buna bir örnek değil miydi?
***
Ela gözlü pars oğlunu solgun gördü ve hemen “ Neyin var?”diye sordu.
“Müttefikler Paris’i ele geçirdi, Sovyet tankları Berlin’e girdi, Hitler ile karısı Braun intihar etti, Mussolini ile metresi Petacci yakalanıp öldürüldü, Japonya teslim bayrağı çekti ve ben de bu arada bir kalp ve bir karaciğerden oldum Celile “ diye cevapladı annesinin sorusunu Nazım..