Bugün yurtta nöbetim (24 saat hala devam ediyor) sırasında iki farklı aile ile görüştüm. Birincisi 14 yaşındaki çocuğunun durmadığını, okula gitmediğini, ne kadar dövse de bağırsa da kar etmediğini söyleyerek çocuğunun yurda alınmasını ve ıslah (!) edilmesini böylece düzelebileceğini, başından gideceğini söyledi.
İkincisi de evli bir çiftti. 16 ve 18 yaşında iki çocuklarının olduğunu, bir çocuğun hayatını kurtarmak, ona dokunmak istediklerini, bu konuda hangi yöntemlerin var olduğunu hevesle, büyük bir merakla öğrenmeye çalıştılar.
Hayat iki saat içinde duygu akışını öylesine değiştirebiliyor ki birinde sinirden ağlıyorsun diğerinde insanlığa olan umuda duygulanmaktan.
Işte ben bu yüzden bu işi yapamıyorum sanırım. Artık yüreğim dayanmıyor. Bu kadar fazla yükü taşıyamıyorum. Çocukları çok seviyorum ama kendimi kaybediyorum.
O yüzden şimdilik gidiyorum...