Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
496 syf.
9/10 puan verdi
Selamm…Bugün sizlere sevgili
Tuğçe Aksal
Tuğçe Aksal
‘nin kaleme aldığı #kelebeketkisi kitabı ile geldim.Kitap sayesinde yazarın kalemi ile de tanışmış oldum ve iyiki de tanıştım.Çünkü hem kurgu hemde yazarın anlatımı benim için çok iyiydi.Açıkçası kitap bir lisede geçtiği için klasik bir lise kurgusu beklerken bambaşka bir kurgu ile karşılaştım.Elif karakterinin
Kelebek Etkisi
Kelebek EtkisiTuğçe Aksal Karaoğlan · Parola Yayınları · 202431 okunma
Arapçadan Türkçeye alınan kelimelerde ﺾ genellikle z haline gelmiş. Ama bazen, bildiğim bir kuralı olmaksızın, d olduğu da olmuş. (Tüm dünyada Ramadan diye bilinen ayın bizde Ramazan olmasının nedeni de bu belalı harf.)
Reklam
496 syf.
·
Puan vermedi
Bu ay okuduğum tüm kadın karakterlere çokça kalp. Kurguda olsa kadınların güçsüz yazılması okurken sinirlerimi bozuyor. İşte bu anda karakterle kavga etmem kaçınılmaz oluyor. Gelin sizi güçlü bir kız ile tanıştırayım. Elif Sancak Elif geçmişte yaşadığı ve bütün hayatını etkileyen o günden hala kendini toparlayamaz. (Yaşadığı şey hiçte unutulacak
Kelebek Etkisi
Kelebek EtkisiTuğçe Aksal Karaoğlan · Parola Yayınları · 202431 okunma
484 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
✿ BAŞKASINDA KAYBOLMADAN KENDİNİ BUL || ELEN VERA ✿ ❝ Kurtul ayak bağlarından, kurtul yürek bağlarından. Kalbinle bir ol. ❞ Merhaba kitap dostlarım. Sizlere daha önce #elifinşemsi kitabı sayesinde kalemi ile tanıştığım @elenvera hanımın #başkasındakaybolmadankendinibul kitabı ile geldim. Ve evet artık kendisi de net favori yazarlarımdan oldu. Elif’in Şems’i kitabını çok çok sevmiştim bu da yine gönlümü fethetti diyebilirim bütün samimiyetimle. Hepimizin dibe çöktüğü, içinden çıkamadığı ne yapacağını bilemediği anlar olur. Sığamayız hiçbir yere. O anlarda birilerine ihtiyaç duyarız. Konuşmak en çok da anlaşılmak için. Ama aslında tek ihtiyacımız olan o kaybolan benliğimizi geri bulmaktır. İşte bu kitap da bizlere bu konuda çok yardımcı olacak emin olun. İçerisinde ünlü düşünürlerin, yazarların, sağlam kalemlerin alıntılarıyla, bir birinden güzel kısa hikayeler ile süslenerek bize sunulan muhteşem bir başucu kitabı. O kadar yerin altını çizdim ki yer kalmadı kitapta. Ve eminimki kitaplığımın bir köşesinde beklemeyecek. Ben açıp açıp okuyacağım. Ki okurken derin nefes alıp tekrar tekrar okuduğum o kadar çok yer oldu ki kendimi gördüğüm, kendimle yüzleştiğim. Ve ben hepsini aldım kabul ettim bazı konularda yeni bir rota belirledim. Kitabın sonun da verilen iyi bir yaşam için öneriler kısmını özellikle görmezden gelmemek lazım. İnsana ve hayatına dokunacak, durup nefes almanızı sağlayacak bir dost arıyorsanız bu kitap tam size göre. Okuyun hatta sevdiklerinize de hediye edin derim. Kesinlikle tavsiyemdir. Keyifli okumalar efendim.
Başkasında Kaybolmadan Kendini Bul
Başkasında Kaybolmadan Kendini BulElen Vera · Gufo Yayınları · 202318 okunma
496 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Selamlar! Bahar ayları gelmiş gönül yayları gevşemiş iken ilk gördüğümde içimi kıpır kıpır eden konusu aşk olarak zannettiğim ama okudukça oturduğum yere sindiğim bir dram ağırlıklı genç kurgu ile geldim… Kelebek etkisi nedir diye sorsam… En temel haliyle bir sistemin başlangıç verilerindeki küçük değişikliklerin büyük ve öngörülemez sonuçlar
Kelebek Etkisi
Kelebek EtkisiTuğçe Aksal Karaoğlan · Parola Yayınları · 202431 okunma
Avrupa’da 20. yüzyıl başlarına dek Latince bilmek kültürlü bir insan olmanın temel koşulu olarak kalmış.     Günümüzde de bence değişen bir şey yok. Sadece kültürlü insan sayısı çok azaldı.
Reklam
Batılıların Zend Avesta adını verdiği bu külliyatta Avesta , çok eski bir Doğu İran diyalektiyle yazılmış olan kutsal metinlerin, Zend ise Pehlevi dilinde kaleme alınmış olan tefsirlerin adı. Pehlevice “yorumcu” anlamına gelen zendik sözcüğü İslamiyetin etkisiyle kötü şöhret kazanıp Arapça zındık halini almış. Zerdüşt rahiplerinin lakabı olan maguş ise bir yandan Arapça mecusî (büyücü) sözcüğünü, öbür yandan Yunanca magikós sıfatı ile bunun Batı dillerindeki uyarlamalarını doğurmuş. Ucu basketbolcu Magic Johnson’a kadar dayanmış.
12. yüzyıldan 19. yüzyıl sonuna dek Türk dili Arapça ile büyük bir aşk yaşamış. Arapçadan Türkçe yazı diline onbini aşkın kelime aktarılmış. Bu kelimelerden yaklaşık üçbini halen Türkçede kullanılıyor.     Bu aşkın asıl nedeni muhakkak ki din. Ama ikinci bir nedeni de bence gözden kaçırmamak gerekiyor. Arapça, olağanüstü denecek ölçüde güzel bir dil. İnsan aklının başyapıtlarından biri sayılması gereken, adeta matematiksel bir yapısı ve muazzam bir şiirselliği var. Kelime hazinesi inanılmayacak ölçüde zengin. Özellikle soyut kavramları ve rafine nüansları ifade etmek konusunda son derece kıvrak. Felsefe ve hukuk alanlarında Almanca ve İngilizce gibi büyük kültür dilleriyle rahatlıkla boy ölçüşecek bir zenginlik, berraklık ve esnekliğe sahip. Bu nedenle Arapçanın Türkçe üzerindeki etkisinden şikayet edenleri ben pek fazla ciddiye alamıyorum. Ya Arapça bilmiyorlar, ya da milliyetçilik afyonunu biraz fazlaca yutmuşlar.
Türkçenin çorbasında Habeşçenin de tuzu var. İslam terminolojisindeki en az iki kelimenin – şeytan ve minber – Mekke’den ayrılıp bir süre Habeşistan’a hicret eden Osman bin Affan önderliğindeki sahabe vasıtasıyla Kızıldeniz’in öte yakasından ithal edildiği biliniyor.
Sadece Hintavrupa kökenli alıntıları kullanarak Türkçe konuşmak imkânsız. Ama sadece Bilge Han’ın bildiği kelimelerin türevlerini kullanarak Türkçe konuşmak, sonuç biraz ilkel de olsa, pekala mümkün.
Reklam
Prestij dilinin ufacık bir dokundurması bazen iki sınıf, iki statü, iki dünya arasındaki farkı inanılmaz bir netlikle ifade etmeye yetiyor. Çarpıcı bir örnek: eskici ile Eskidji arasındaki fark. Birincisi ne kadar sefil, bitli ve alaturka ise ikincisi o kadar cool. Çünkü İngilizce değmiş.
Türkiye’de 800 yıl boyunca Arapça ve Farsça, sonra 1830’lardan 1950’lere kadar 120 yıl Fransızca statü dilleri olmuşlar. Bu dilleri bilmek ve kullanmak, kültürlü sayılmanın vazgeçilmez koşulu yerine geçmiş.
Hemen her toplumda, belli dönemlerde, belli bir yabancı bir dili bilmek ve kullanmak sosyal bir statü simgesi olmuş. Örneğin İngiltere’de Fransızca ve Latince uzun süre bu işlevi yüklenmişler. Tamamen işlevsel Anglosakson kelimeleri varken, yanısıra daha şık, daha ‘kültürlü’ durduğu için Fransızca ve Latince sözcükler benimsenmiş. Shit yerine excrement demek kibarlığın gereği sayılmış. Şatonun çiftliğinde cow, pig ve sheep rahatça dolaşırken, kesilip sofraya geldiklerinde Fransız sosuyla terbiye edilip beef, pork ve mutton adını almışlar.  
Böyle inanılmaz bir kültür sentezinin yeryüzünde başka örneği acaba var mıdır? Başka hangi dil ‘Çin Seddinden Atlantiğe kadar’ hemen her dilin izlerini taşır? Bir kavramın Fransızcasını, Yunancasını ve Arapçasını aynı rahatlıkla bir cümleye sığdırabilmek bir zenginlik değil midir?
Latince vagina : kılıç kını.   Latince kın anlamına gelen vagina kelimesinin akla (daha doğrusu erkeklerin aklına) çeşitli fikirler getirmesi herhalde kaçınılmaz bir şey.
544 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.