Çağımızın sözde yükselen, ama aslında alçalan değerleri arasında damarıma en çok basanlardan biri “globalleşme” dedikleri palavra. Ben enternasyonalizme, yani sınırların ortadan kalkmasına, milletlerin tam anlamıyla kaynaşmasına inanan bir dinozorum. Globalleşme ise, enternasyonalizmin tam tersi benim gözümde. Globalleşme lafı arttıkça, insanlar aynı küre içinde birleşeceklerini birbirlerine büsbütün düşman oluyorlar. Etnik gruplar arasında düşmanlıklar artıyor. Çeçenlerle Ruslar; Boşnaklarla Hırvatlar, Sırplar, Slovaklar birbirlerine giriyorlar. Marx, enternasyonalizm sayesinde bütün dünya emekçilerinin birleşmesini istemişti. Globalleşmede ise birleşen ancak büyük kapitalistlerin yönettikleri büyük şirketlerin paraları. Globalleşen insanlar değil, paralar ancak.
On sekizinci yüzyılda yaşayan sevgililerimden Dr. Samuel Johnson “Sir” der, “One must keep one’s friendships in constant repair” (Efendim, bir insan, dostluklarını sürekli onarım halinde tutmalı).