Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Elif

Elif
@elifreads
Öğrenci
Tıp
İstanbul
19 Ekim
49 okur puanı
Temmuz 2019 tarihinde katıldı
208 syf.
9/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Olaylar zamanda yolculuğun mümkün olduğu bir kafede geçiyor. Fakat bu zaman yolculuğunda çeşitli kurallar var. En önemli kurallardan ikisi: önüne koyulan kahvenin soğuması kadar bir zaman içinde şimdiki zamana dönmen gerekiyor ve bu kısa sürede ne yaparsan yap şimdiki zamanda olan olayları değiştiremezsin. Olacak olayları değiştiremediğin için bu yapılan zaman yolculukları ilk başta yararsız gibi görünse de o kısa zaman içerisinde yaşananlar sonucu geriye dönenler hayatlarında yeni bir farkındalığa varıp kişiliklerinde ve davranışlarında büyük gelişmeler kaydediyorlar. Hiçbir şeyi değiştiremeyecek olmasına rağmen 4 öyküde de genel olarak kişilerin pişmanlık ve vicdan azaplarından dolayı sevdikleri kişilere söylemek istediklerini söylemek için risklerine rağmen geçmişe gitmeyi göze aldıklarını görüyoruz. Kafenin atmosferi ve müşteri ve çalışanlar arasındaki yakınlık okurken çok huzurlu hissettirdi. Bunun yanı sıra kitap, sevdiğim insanlara yeterince sevgimi gösterip göstermediğimi onlara zaman ayırıp ayıramadığımı da sorgulamama sebep oldu. Zaman yolculuğu gibi şimdiye kadar çok fazla işlenen, nispeten klişe bir konu birbiriyle bağlantılı dört öykünün olay örgüsü içerisine gayet samimi ve yaratıcı bir şekilde işlenmiş. İkinci kitabını da okumayı düşünüyorum.
Before the Coffee Gets Cold
Before the Coffee Gets ColdToshikazu Kawaguchi · Picador Publishing · 20195,5bin okunma
Reklam
208 syf.
9/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Before the Coffee Gets Cold
Before the Coffee Gets ColdToshikazu Kawaguchi
7.8/10 · 5,5bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
264 syf.
5/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Yazarın bu kitabının, Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği kitabıyla benzer kısımları bulunuyor. Bu kitapta da cinsellik üzerinden ilişkiler sorgulanmış ve yine aldatan koca, bundan memnun olmayan ve kocasını kaybetmek istemeyen kadının kocasının cinsel fantezilerine uyum sağlaması işlenmiş. İki kitapta da kadın simgesel olarak güçsüz, kendi kararlarını verebilmekten aciz, eşini kaybetmemek uğruna her şeyi yapabilecek potansiyelde olarak işlenmiş. Bu düşüncenin, yazarın yaşadığı zaman dilimi ve toplumla da ilişkili olabileceğini düşünebilmekle beraber hoşuma gitmeyen kısımlardan olduğunu belirtmeliyim. Toplumsal olarak içerisinde yaşadığımız sınırları, öncesinde kum metaforuyla somut; sonrasında ise soyut olarak desteklemesi hoşuma gitti. Aynı zamanda ölüm ve yaşam arasındaki sınır çizgisinin çok ince olduğunu ve ikisi arasındaki kısa mesafeden bahsettiği kısımlar güzeldi. Bize dayatılan tek bir güzellik ve estetik anlayışının aksine gerçek hayattaki tüm bedenlerin genç, yaşlı; modern, köylü olmasına bakılmaksızın sadece gerçek ve hayatın ta kendisi olduğu için güzel olduğunu belirtmesi etkileyiciydi. Milan Kundera, bu kitabında toplumsal kabuller ve insan ilişkilerini kendince sorguluyor. Bu sorgulamalarında değerli ve üzerinde düşünülmesi gereken kısımlar olmakla beraber bunu öyküler içerisinde çok fazla daldan dala atlayarak anlatması düşünce akışının bozulmasına sebep olmuş. Kitapta altını çizdiğim ve yer yer üzerinde düşündüğüm çok kısım oldu. Fakat bu düşüncelerin bu kadar dağınık bir şekilde verilmesi nedeniyle kitabı bitirince; kafamda, kitap hakkında bir resim canlandıramadım maalesef.
Gülüşün ve Unutuşun Kitabı
Gülüşün ve Unutuşun KitabıMilan Kundera · Can Yayınları · 20151,093 okunma
304 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Duman adamlar, sadece insanların zamanlarını çalarak yaşamlarını sürdürebiliyorlar. Bunun için de insanları, zamanlarını onlara vermeleri durumunda zaman tasarrufu şirketlerinin onlara sonrasında daha fazla zaman vereceğini söyleyerek kandırıyorlar. Zaman tasarrufu yapmak zorunda olan insanlar, geçmişte karşılık beklemeden sadece kendilerini
Momo
MomoMichael Ende · Kaynak Yayınları · 199665,6bin okunma
Reklam
303 syf.
7/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Kitap Dr. Yalom'un kendi psikiyatri kliniğindeki hastalarıyla yaşadığı gerçek öykülerden oluşuyor. Tüm öykülerde, psikiyatri seansları esnasında hastaların temel varoluşsal kaygılarının hayatlarında nasıl gözle görülebilen sorunlara sebep olabileceği ve en derindeki bu varoluşsal sorunlara ulaşmak için çok ciddi psikanaliz teknikleriyle en derindeki bu korkulara ulaşılması gerektiğini görüyoruz. Bu varoluşsal ve çoğunlukla da ölüm kaygıları o kadar derine saklanmış olabiliyor ki hasta bunun farkında bile olmayıp reddetme yoluna gidebiliyor. Fakat, Yalom ustalığıyla tüm bunları gün yüzüne çıkarıp hastanın korkularıyla yüzleşmesini sağlayıp bundan sonraki hayatını daha iyi bir şekilde sürdürmesini sağlıyor. En sevdiğim, ''Yanlış Çocuk Öldü'' öyküsü oldu. Küçük kızını kaybeden bir annenin histerik ve dünyadan tüm ilişkisini koparmış bir şekilde geri kalan tüm çocuklarından ve ailesinden uzaklaşması ve bu sebeple yalnız kalmasının suçlusunun kendisi olduğunu anlayıp bunu düzeltmeye başlaması daha mutlu bir insan olmasıyla sonuçlanıyor. Zaman zaman seanslar esnasında Yalom'un da kendince önyargıları ve duyguları olduğunu görüyoruz. Ne kadar dışarıdan tarafsız bir hekim gözüyle bakıyor gibi görünse de Şişman Bir Hanım öyküsündeki gibi onun da önyargıları olduğunu ve kendini bu seanslar yoluyla geliştirip aştığını görüyoruz. Yalom'un okunması gereken ilk kitabı değil fakat yazarın psikanaliz tekniklerini anlamak açısından okunabilecek bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Aşkın Celladı ve Diğer Psikoterapi Öyküleri
Aşkın Celladı ve Diğer Psikoterapi ÖyküleriIrvin D. Yalom · Remzi Kitabevi · 20167,2bin okunma
Elif
Bir kitabı okumayı düşünüyor
İnce Memed 1
İnce Memed 1Yaşar Kemal
9.3/10 · 57,5bin okunma
163 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Kitabı okurken düşündüğüm şey, olayın sadece kadınların başörtüsü çıkartmak isteyip toplum zoruyla örtünmek zorunda kalması olmadığıydı. Asıl olay ve değiştirilmesi gerekenler, bazı insanların, kendini din adı altında başka bir insan üstünde egemenlik kurma hakkını bulması, kendi yaşadığı gerçekler ve hayat şartları dışında bir hayat bilmeyenlerin herkesi kendi zindanlarına hapsetmek istemesi ve hapsolmak istemeyenlere karşı zor uygulaması, dışlaması, insan yerine koymaması, hayatı boyunca ben neden bunu yapıyorum; benden farklı düşünen, yaşamak isteyen neden benden daha değersiz olsun diye düşünmeyen ve düşünme ihtiyacı dahi duymayanların yaptıkları zulüm, ahlak bekçiliği yapanların aslında en ahlaksız olması gerçeği... Olaylar o kadar gerçek ki bazı kısımları okurken gerçekten zorlandığımı söyleyebilirim. Ben okurken dahi zorlanırken bunları gerçekten yaşayanların olması beni derinden sarstı. Kendi kararlarını verebilmek, onlara uygun yaşamak ve en önemlisi birey olabilmek için mücadele veren kadınların neler hissettiği ve yaşadıkları çok içten bir dille anlatılmış. Başörtüsü ve din adı altında yapılan psikolojik ve fiziksel şiddet, bu şiddetin onları hayatı boyunca nasıl etkilediği anlatılmış. Ne yaşamış olurlarsa olsunlar ve sonuçları ne olursa olsun en sonunda kendi kararlarını verip buna göre yaşamaları ise çok takdir edilesi.
"Herkes İstediği Gibi Yaşasın"
"Herkes İstediği Gibi Yaşasın"Nevşin Mengü · İletişim Yayınları · 2021103 okunma
191 syf.
10/10 puan verdi
·
23 günde okudu
Kitap, günlük ilişkilerde çok karşılaşılan karakter tiplerini çok ustaca açıklamış. Herhangi bir kişiliğe, karaktere sahip olmada kişinin yaşadığı olayve çevrenin etkisinin çok büyük olduğu, insanın yüzleşmek istemediği durumlardan kaçmak için nasıl mekanizmalar geliştirdiğini açıklamış. Bunlar haricinde modernleşmeyle beraber sıklıkla görülen yalnızlığın duruma göre kişiyi iyi de kötü de etkileyebileceği işlenmiş. Okurken kendi kişiliğimle de yüzleşme imkanı bulduğum bir kitaptı. Herkesin, özellikle de psikolojiyle ilgisi olanlar kesinlikle okuması gerektiğini düşündüğüm bir kitap.
İnsan Olmak
İnsan OlmakEngin Geçtan · Remzi Kitabevi · 201522,8bin okunma
119 syf.
6/10 puan verdi
·
18 saatte okudu
Ciddi bir kemik iltihabı olan genç baş karakterin, hastalığına karşı içinde duyduğu çaresizliği ve kendini acıma duygusunu kitapta sürekli hissediyoruz. Bu hastalığının yanında birlikte büyüdüğü Nürvet'e karşı duyduğu aşk bu kötü günlerinde bir nebze de olsa acısını unutturup ona mutluluğu yaşatıyor. Kitapta, ciddi ve ilerlemiş hastalığı olan bir hastanın neler hissettiğini derinden kavrayıp empati kurabiliyoruz. Karakterin tüm duygularını kendim yaşamışçasına hissettim. Bunun yanında doktorların hastaya yaklaşımlarını hiç beğenmedim. İşini sevmeden yapan doktorların karşısındaki hastaya neler hissettirebildiğini, zaten kötü durumda olan hastayı dibe vurmaya sürükledikleri de açıkça görülüyordu. Sonunda ümitin insanı asla terk etmediğini ve küçük olasıkların bile gerçekleşip insana ışık olabildiğini gördüm.
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Dokuzuncu Hariciye KoğuşuPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 2022101,5bin okunma
95 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.