Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kübra

Sen tersini düşünsen bile, gerçeklerin geçerliliği çift yönlü değildir her zaman. Bir yere girebilmiş olman oradan çıkabileceğin anlamına gelmez. Giriş kapıları çıkış kapısı olarak kullanılamayabilir, bir dakika önce altından geçtiğin kapıya dönüp baktığında aynı kapıyı yerinde bulacağına güvenemezsin.
Reklam
Taksitle mucize satın alan modern garibanlar olarak, bizi kendimize acımaya davet eden muğlak mısralarla avunmayıp ne yapacağız? Söyleyin, kainatın eksik tahtasını mı vidalayacağız?
Merhamet mi arıyorsun? Sözlüğe bak; ‘maraz’ ile ‘mermi’ arasında bir yerdedir! Akıllı taklidi yapan deliler, medeni numarası çeken vahşiler ve namuslu ayağına yatan düzenbazlarız biz. Hepimiz! Eh… Dünya da er geç bir buzdağına çarpıp batmayacak mı?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bana gülen ve benimle dalga geçen insanlarla baş edebilirim. Beni mahveden diğerleri. İyi niyetli olanlar. Anlayış gösterenler… ama yüzüme bakmaya katlanamayanlar.
“Siz sessiz Mike mısınız?” Diye sordum. “Evet.” “Gerçekten sessiz biri misinizdir?” Gülümsedi. “Kimin dinlediğine bağlı.”
Reklam
Arkana bakma, sakın arkana bakma. İnsanlar olağanüstü iyi (veya olağanüstü kötü) şeyler yaşadıklarında kendilerine hangi sıklıkta bu sözleri söylerler?
Sen yönlendirme ve akıl istiyorsun, küçük adam. Binlerce yıldır yönlendirildin ve akıl verildi sana, iyisiyle kötüsüyle. Hala sefalet içinde olmanın nedeni kötü öğütler değil, senin kendi darkafalılığın. Sana iyi öğütler verebilirdim ama nasıl düşündüğüne ve ne olduğuna bakınca, onları herkesin iyiliği için uygulayacak durumda değilsin.
Bi şeyi ne denli az kavrarsan o denli çok saygı göstermeye hazırsın. Hitler’i Nietzsche’den, Napoleon’u Pestalozzi’den iyi biliyorsun. Bir kral senin için Freud’dan daha önemli.
Bu adamı öldürmüşler! Oğuz Atay’ın beyninde tümör çıkmış ya? Sonra da gencecik yaşta ölüp gitmiş. İşte o tümör denilen bok her neyse, bu söylediğin bütün herifler o tümör! Adam üzüntüden ölmüş! Anlamıyor musun hala? Bak yazıyor burada! Öyle kalkıp küfür falan da etmemişler. Ne yapmışlar, biliyor musun? Hiç! Hiçbir şey yapmamışlar! Böyle, sanki önlerinden köpek geçmiş gibi, dönüp de bakmamışlar bile! Onun için ölmüş bu adam. Kimse dönüp de bakmadı, diye. Yapılır mı lan bu? Sen söyle!
Orada… Daima… Gökyüzü ya da başka boyutların görünmez bir katmanında, yan yana, iç içe, iyilik ve adı konmamış bir huzurla harçlanmış biçimde, bilmekten öte hissetmekle gidilen bir yerde. Enstrümanların adı bilinmese de hayatta ilk kez duyulan klasik müzikten sulanan gözlerin yağmur damlası olup ışığı yedi renge böldüğü bir yerde… Cehalet ve bilgeliğin hiçbir anlam ifade etmediği bir yerde… Oğuz Atay nerede duruyorsa, orada… Tutunamayıp nereye düştüyse orada… Belki de düşmeyip yerçekiminden muaf olduğunu fark ettiği anda… Tutunarak değil uçuşarak gittiği yerde…
Reklam
…yanında kitap okuyanlardan nefret ettiğini öğrenmiş oldu böylece. Çünkü okuyan biriyle konuşulamıyordu.
Ama her insan kadar onların da birbirlerine ters ters bakma ihtiyacı vardı. Ve bu ihtiyacın giderilmesi açısından uçaklar tam zamanında yetişmişti. Tam da çevrelerine ters ters bakacak bir şey kalmadığı anda. Tam da toplumsal ilişkileri fazla saygı ve hoşgörüden bunaldıkları bir anda. Tam da bir insanı, görünüşünden ötürü ayıplamanın ayıp sayıldığı bir anda…
Biri Çalıkuşu, diğeri çalının kendisi…
Işığın bile olmadığı bir derinlikten gelen endişeyle, eğer iyi hissettiğini belli ederse terk edilmekle cezalandırılacağını düşünüyordu.
Azize’nin kekelemesini, fay kırıklarıyla ilgili söylediklerini düşündü; derinlerde şiddetli çarpışmalar yaşanırken, bizim yüzeyde nasıl yalnızca hafif bir titreme hissettiğimizi.
58 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.