Fudayl bin İyad (ksa.) II
Hüsn-ü Zan ve Netice
Günlerden bir gün muazzam bir kervan çıkageldi. Fudayl'ın yoldaşları kervanın geldiğini fark edince kulak kesildiler. Kervanla gelen kafiledeki birisi haramilerin sesini işitti. Kervan halkı arasında bir ağa vardı. Altınlarımı öyle bir yere gizlemeliyim ki, kervanı vuracak olurlarsa hiç olmazsa geriye bu kalsın diye düşündü. Sahraya açıldı. Orada bir çadır gördü. Çadırın içinde sırtında bir abâ olan biri oturmaktaydı. Altınları ona emanet etmek istedi. Bu zat ona, "Çadırın içine gir ve bir köşeye koyuver," dedi. O da altınları bırakarak geri döndü. Kervanın yanına varınca haramilerin yolu kesip malların hepsini götürdüklerini gördü. Geriye kalan eşyasını toplayıp çadırın yolunu tuttu. Oraya vardığında eşkıyanın malları bölüştürdüğünü gördü. Bir ah çekti ve, "Demek altınlarımı haramilere teslim etmişim," dedi. Geri dönmek istedi, ama bu sırada Fudayl onu gördü ve, "Gel," diye seslendi. Oraya varınca Fudayl, "Senin burada ne işin var?" diye sordu. Emaneti almak için gelmiştim de, dedi. Fudayl, "Nereye koyduysan hemen git oradan al," dedi. Adam gitti ve altınları koyduğu yerden aldı. Yoldaşları Fudayl'a, "Biz bu kervanda hiç altın bulamadık, sen ise bunca altını iade ediyorsun," dediklerinde Fudayl dedi ki:
"O, hakkımızda iyi niyet besledi ve ben de Allahu Teâlâ hakkında iyi niyet besliyorum. Ben onun hakkımdaki iyi niyetini doğru çıkardım. Ola ki Allahu Teâlâ da benim kendisi hakkımdaki iyi niyetimi doğru çıkartır."