Yahudiler, Filistin toprakları üzerinde söz sahip olmak ve burada yurtlanmak için öteden beri fırsat kolluyorlardı. Osmanlı'nın tüm borçlarını üstlenmek kaydıyla Filistin'in kendilerine tahsis edilmesi için Sultan Abdülhamid nezdinde girişimlerde dahi bulunmuşlardı. Ancak bir türlü bu emellerine ulaşamadılar. Zira Sultan, bu teklifleri en sert bir şekilde reddedip herhangi bir kargaşada buralara çökmesinler diye de Filistin topraklarını, hassaten Mescidi Aksa' nın çevresindeki arazileri satın alıp özel mülk olarak tapularını üzerine aldı. Bu tasarrufu ile kötü niyetli insanların Mescidi Aksa ve çevresinden uzak kalmalarını sağlamayı hedeflemişti..
Ömrün bitmiş, fakat sen yalvarmış yakarmışsın, sana bir gün daha verilmiş; işte şimdi öyle bir günde bulunuyorsun, öyle bir günde ne yapacaksan, her gün aynı gayretle o işe sarıl, öyle çalış, öyle ibadet et, öyle yaşa..
~İmam-ı Gazali~
Müslümanlar, kendilerine mahsus avantajlarının bilincinde olabilselerdi, şimdiki yerlerinden daha farklı bir yerlerde olabilirlerdi. Bu avantaj, yükte hafif pahada ağır bir şeydir: Müslümanca yaşamak..
Insanoğlunun ömrü; ezan ile başlayan, ezansız bir namaz ile de sona eren bir hayat çizgisidir. Çocuğa okunan o ilk ezan, aslında son kılınan namazın ezanıdır..