Doğrusu, bizler bugün canlılığın nerede bulunduğunu, ne olduğunu, nasıl adlandırıldığını bile bilmiyoruz. Elimizden kitaplarımızı alsanız bir anda ne yapacağımızı şaşırır kalırız; ne yapacağımızı, kime sığınacağımızı, neye tutunacağımızı, neyi seveceğimizi, neden nefret edeceğimizi, neye saygı duyacağımızı, neyi aşağılayacağımızı bilemeyiz. İnsan olmak, gerçek insan, etiyle kemiğiyle insan olmak bile ağır gelir bize. Utanırız bundan, insan olmayı yüz karası sayarız, benzeri olmayan toplumsal birtakım insanlar olmak için çabalarız. Ölü doğmuş insanlarız biz ve uzun zamandır canlı babaların çocukları değiliz, giderek daha çok hoşlanıyoruz böyle doğmuş olmaktan. Zevk duyuyoruz bundan. Çok yakın bir gelecekte bir şekilde düşüncelerden doğmanın yolunu bulacağız.
Her karşınıza çıkanla tartışmayın, sadece tanıdığınız, saçma sapan şeyler ileri sürmeyecek, utanç verici durumlara düşmeyecek kadar aklı başında olduğunu bildiğiniz insanlarla tartışın; beylik laflarla değil gerçekten tartışan, gerekçeleri dinleyip değerlendiren ve son olarak gerçeğe kıymet veren, karşıtlarının ağzından bile olsa sağlam gerekçeler dinlemeyi seven, gerçek karşı taraftan yana olduğunda haksız çıkmaya dayanabilecek kadar makul olan insanlarla tartışın.