İşte, gerçek niyeti tam da buydu. Eğer gelecek, ona bir gün ulaşmayı umduğu ama ümit etmeye cüret edemediği zaferi bahşederse, başka bir taç istemeyecekti.
Burada kadife kanepeler, koltuklar, atlas perdeler ne de gösterişli odalarda nefis kap kacak vardı. Hiçbir şey yok, fakat buna karşılık derin bir muhabbet, hür türlü mihnetlerin, zahmetlerin, sıkıntıların zedeleyemeyeceği kadar sağlam bir mutluluk, üç kalbin ilişkisinden oluşmuş hoş, ruhu ısındırır bir sıcaklık vardı. Demek şimdi bu hususiyete, bu samimiyete, bu aile mahremiyetine yabancı bir kişi daha katılacak? Demek bu sıcak mesut havanın üzerinden soğuk bir esinti uçacak?
Gülüş bir yanaşımdır bir öbür bir kişiye,
Birden iki kişiyi döndürür bir kişiye,
Anılardan kale yapıp sığınsa bile,
Yetmez yalnız başına bir ömür bir kişiye.