Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Amerikan Devrimi esnasında anayasayı hazırlayan James Madison, Thomas Jefferson, Alexander Hamilton gibi kurucu babaların temel kaygılarından belki de en önemlisi, genel oy ilkesine dayalı bir seçim sistemine geçildiği takdirde eğitimsiz kitlelerin bir tiranı başa getirmesiyle, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanacağı bir siyasal rejime geçilme ihtimalidir.
Sayfa 216 - Yordam KitapKitabı okudu
Jakobenlere göre halk bir şekilde iyidir. Ancak içinde yaşadığı toplumun yozlaşmışlıklarından kaçınılmaz olarak etkilenmektedir. Bu yüzden halkın yanılması doğaldır. Robespierre, "önce şu tartışılmaz ilkeyi benimseyin: Halk iyidir; der; ancak sonrasında ekler: "Doğuştan kötü olmayan mutluluk ve özgürlük için doğan insan, kötü yasalar nedeniyle yozlaşmış, köleleşmiş ve mutsuzlaşmıştır."
Sayfa 204 - Yordam KitapKitabı okudu
Reklam
Jakobenler, temsil ettikleri sınıfsal çıkarlarla ilişkili olarak özel mülkiyeti reddetmezler; ancak büyük mülkiyet sahipliğini de onaylamazlar. Onlar, ideal olarak herkesin küçük mülkiyet sahibi olduğu bir toplum tasavvur ederler.
Sayfa 198 - Yordam KitapKitabı okudu
Vendee ayaklanması ile Şeyh Sait isyanı arasında Kemalizme dair literatürde kurulan birçok paralellik vardır. Şeyh Sait isyanında Kürt milliyetçiliği öğesi hiçbir zaman esas faktör olmamıştır. Vendee'deki isyanın nedenlerinden bir tanesi 1793'te Avrupa'nın tutucu güçleriyle savaş halinde olan Fransa'nın zorunlu askerlik yasasını uygulamaya çalışmasıdır. Diğer taraftan, iki isyanın çok güçlü benzerlikleri de vardır. Bir kere isyanın çıktığı her iki bölge de kapitalist üretim ilişkilerinin hiç giremediği ya da çok az girdiği, kendi ülkelerinin en geri kalmış bölgelerini oluşturmaktaydılar. Bu iki isyanın bir diğer ortak noktası da, uluslaşma kapsamındaki bir birleştirme, merkezileştirme ve tek tipleştirme politikasına duyulan tepkidir.
Sayfa 65 - Yordam KitapKitabı okudu
Kemalist rejimin bir burjuva toplumu yaratma amacıyla getirdiği birtakım kültürel ve eğitsel yenilikler de köylülüğe neredeyse hiç nüfuz etmemiştir. Kemalistler 1935'te okuma-yazma seferberliklerinin başlatılması ya da 1937'de Köy Eğitmen Kursları'nın açılması gibi projelerle köylüye ulaşmak istemişlerdir. Nitekim Kemalistlerin hem toprak sorununu çözememeleri hem de kültürel ve eğitsel alanlarda köylüye ulaşamamaları konularında sol Kemalist ve sol liberal literatürün mutabık olduğu söylenebilir.
Sayfa 142 - Yordam KitapKitabı okudu
Kemalistler, Jakobenlerin tersine, kitleleri devrimci süreçlerden dışlamış ve bunu yaptıkları ölçüde Jakobenizmden uzaklaşmışlardır.
Sayfa 134 - Yordam KitapKitabı okudu
Reklam
Theda Skocpol "burjuva devrimi" kavramını reddeder ve "toplumsal devrim" ve "siyasal devrim" şeklinde bir ayrıma gider. Buna göre toplumsal devrimler; devlet ve sınıf yapısının hızlı, temelden dönüşümüdür ve toplumsal devrimler, tabandan gelen, sınıf temelli ayaklanmalar aracılığıyla başarılır ya da bir ölçüde onlarca başarılır. Bunun yanında siyasal devrimler; toplumsal yapıları değil devlet yapılarını dönüştürürler. Bu doğrultuda Fransız Devrimi bir "toplumsal devrim" iken örneğin Japon Meiji Restorasyonu ya da Kemalist modernleşme süreci "tepeden" birer "siyasal devrim"dir.
Sayfa 131 - Yordam KitapKitabı okudu
Gustave Le Bon, kitlelere karşı bir güvensizlik duyar. Kitlelerin yoğun katılımıyla yaşanmış olan Fransız Devrimi'ne son derece eleştirel ve olumsuz yaklaşır. Le Bon'a göre Fransız Devrimi'ndeki kalabalıklar "yığın psikolojisi" ile hareket etmekte ve bu durum bireyin zeka seviyesiyle orantılı olarak karar alması önüne engel oluşturmaktadır. Bunu engellemenin yolu ise seçkinlerin inandıkları dönüşüm programlarını, kitle inisiyatifini yansıtan her türlü mekanizmaya aldırış etmeksizin uygulamaları ve sonrasında bu programların halk tarafından herhangi bir şekilde onun onayına sunulmamış olmasına rağmen içselleştirilmesini sağlamaktır.
Sayfa 125 - Yordam KitapKitabı okudu
Sol Kemalist paradigma, Kemalist modernleşmenin çok büyük oranda devrimci bir süreç olduğunu kabul ederken, sol liberal paradigma Kemalist modernleşmeyi devrimci bir süreç olarak görmez ve bu süreci genelde "muhafazakar modernleşme" olarak nitelendirir.
Sayfa 111 - Yordam KitapKitabı okudu
Sol Kemalistlere göre Kemalizm; ilerici, devrimci, radikal ve laik olduğu ölçüde Jakobendir. Sol liberal düşünce okuluna göreyse Kemalizm; anti-demokratik, tepeden inmeci, vesayetçi, seçkinci ve terör politikaları uygulama yanlısı olduğu ölçüde Jakobendir.
Yordam KitapKitabı okudu
Reklam
Cumhuriyet Türkiye'sinin ilk yılları doğru anlaşılmadan çağdaş Türk siyasal kültürünün ve yaşamının doğru anlamlandırılması da mümkün değildir.
Sayfa 19 - Yordam KitapKitabı okudu
Liberal aydınlar Jakobenliği anti-demokratiklikle eşdeğer kullanırlarken, muhafazakar ya da İslamcı aydınlar, anti-demokratik anlamına ilaveten, onu "halkın mukaddesatını bozan", "din karşıtı" katı laik ya da seküler düşünce biçimlerini nitelemek amacıyla kullanırlar.
Sayfa 17 - Yordam KitapKitabı okudu
Zira bu çalışmanın sonucu olarak özetle şunu iddia etmek mümkündür: Jakobenizm ve Kemalizm arasında sınırlı düzeyde benzerlikler vardır. Bununla birlikte, hem Osmanlı ­Türk modernleşmesini çözümlerneye yönelik iki temel para­digma olan sol Kemalizm ve sol liberalizmin, hem de bu iki temel paradigmadan beslenerek düşünce üreten ulusalcılık, muhafazakarlık, İslamcılık, liberalizm gibi çeşitli ideolojik söy­lemlerin, Jakobenizmin Kemalizmle benzer bir ideoloji olduğu­na dair argümanları çok büyük oranda doğruyu yansıtmamak­tadır.
Sayfa 289Kitabı okudu
Genel olarak sol liberal literatürde iddia edildiği gibi Kemalizmin bi­zatihi kendisi gerçekten bir tür "sivil din" olarak tanımlanabil­se dahi, bu "din"in Rousseau'cu anlamda bir "yurttaşlık dini" olmadığı açıktır. En başta, yurttaşlık dininin Yaradancı inancı Kemalizmde görülmez zira Kemalizm, her yönüyle olmasa da birçok yönden Yaradancı düşünceyle çelişen pozitivizmle ma­lul bir ideolojidir. Bu bağlamda, hem Kemalizmin ve Altı Ok'un hem de Atatürk kültünün, Jakobenlerin Yüce Varlık kültü ile hiçbir benzerliğinin olmadığı görülür.
Sayfa 287Kitabı okudu
"Kemalizmi Türkiye'nin sivil dini, Mustafa Kemal'i de bu dinin peygamberi olarak yorumlamak yanlış olmaz. Mustafa Kemal'in kutsallaş­tırılması, düşüncelerine ve eserlerine bağlılık duyulması, tören­lerle saygı gösterilmesi, Atatürk-Cumhuriyet özdeşliği dolayı­sıyla, aynı zamanda, rejime bağlılık, rejimi sevmek demektir". Dolayısıyla, ''Atatürk'e duyulan bağlılık, sevgi ve saygı yeni dü­zeni yerleştirmeye hizmet eden bir sivil din işlevi görmektedir" (2011: 151-152).
Sayfa 275 - Hasan Ünder, Rosseau'nun Sivil din düşüncesiKitabı okudu
47 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.