son olarak kelam geleneğinin kendi içinde tikel bilimler erbabı çıkarmamasının islam'da bilimlerin tarihi bakımından talihsiz bir sonucuna işaret edebiliriz: kelam geleneği her ne kadar kadim dünyanın atomculuk gibi bazı teorilerini donüştürmüşse de kadim bilim geleneklerinden herhangi birinin devamı değildir. kelamcılar, islam öncesi dönemde de islam döneminde de hakim olan aristotelesçi bilim geleneğinin temel kabullerine aykırı görüşler üzerine kelamı inşa etmişlerdir.
1. ayüstü ve ayaltı alem ayrımı yapmadan cismani dünyayı eşbiçimli olarak düşünmüşler;
2. şeyler arasında determinist bir ilişki olduğunu reddederek ardışıklığın yalnızca ilahi adet olabileceğini ve bozulmasının aklen herhangi bir imkânsızlık veya şaşkınlığa yol açmayacağını iddia etmişler,
3. akıllar ve nefsler varsayımını içermeyen bir kozmoloji ve hareket teorisi geliştirmişlerdir.
bu bağlamda kelam, islam'ın kendi oluşturduğu medeni havzadaki en özgün disiplinlerden biridir.
ilerlemede eksiklik ve her zaman ilerleme olması gerektiği beklentisi, bence bizim için aşılması zor bir engeldir. bu da klasik sonrası islam toplumlarını gerçekten anlamamızı zorlaştırmaktadır.
étienne tempier'in 1277'deki tutumu ile fahreddin er-razi'nin yöntemi arasındaki kıyas bile, avrupa'nın asla başarılı olamayacağını ortaya koymak için yeterlidir. (...) 1100'den sonra islam'da uygulanan felsefe ile avrupa felsefesi arasındaki hayati öneme sahip olan bu fark, 1937'de genç ve zeki bir islam araştırmacısı tarafından çoktan vurgulanmıştı. shlomo pines (1908-1990) doktorasını 1936'da üçüncü reich'da berlin üniversitesi'nde tamamlayan muhtemelen son yahudi'ydi. ertesi yıl hindistan mahreçli ingilizce akademik bir dergide, zamanının islami araştırmalarından onlarca yıl ileride olan bir makale yayınladı. bu makalesinde ibn rüşd ile birlikte 12. yüzyılda islam felsefe tarihinin sona erdiği düşüncesini yalanladı. bir dipnotta kısa ve öz bir şekilde gazali (ö. 1111) gibi tesiri yüksek bir âlimin islam'da felsefeye ölüm darbesi vurduğu şeklindeki "bazen popüler ders kitaplarında bulunan" alelacele bir genelleme olduğunu belirtti. bugün pines ile yaygın görüşün aynı fikirdeyiz. bunun tersinin geçerli olduğunu ve bu din âlimlerinin eleştirileriyle islam'da yeni bir tür felsefenin ortaya çıktığını biliyoruz.