"Yusuf ile Züleyha" çok yazıldı.
Kimisi roman, kimisi, hikaye, kimisi şiir, kimisi belgesel kıvamında yazdı. Ama hepsi bir tarihi yazdı, tarihe not düşmek istercesine.
Bu sefer, Pirahen anlatmış, Şener İşleyen yazmış.... Yalnız bir yer de, (s.212) yazar, dayanamamış, Pirehan'ın sözünün arasına girmiş: "O zaman saray sosyetesinin, bu günün ahir zaman sosyetesinden hiç de farkı yoktur aslında."
En güzeli de, kitabın sonuna "yararlanılan kaynaklar"ı eklemek olmuş. Çünkü ben, ilahi beyanlara dayalı yazmalarda, israiliyatın haddinden fazla bulaşmasından korkarım. Ve ne acı ki, ne kadarı israiliyat bilinmez...
Pirahen, akıcı bir uslüp ve yürekten gelen duygular ile "kendisini okutturan kitaplar" zümresine dahil olmuş. Yanılmıyorsam, Yazar'ın ilk kitabı olmasına rağmen.
Genellikle, ilk yazılan kitaplar bir kenarda bekletilir ve meşhur(!) olduktan sonra baskıya verilir. Pirehan, bu süreyi beklememiş...
Hz.Yusuf (a.s)'ın tebliği, Pirehan'ın penceresinden aktarılmış. Çok da iyi olmuş...
Allah'ın selamı, kitapta ismi geçen tüm Nebilere ve onlara iman edenlere olsun. Amin