Sanırım, tarihin geleceğimiz için her daim kılavuzumuz olduğu ve her daim kaprisli sürprizler barındırdığı konusuna beni ilk ikna etmiş olan kişi Utz'du. Gelecek aslında ölü bir diyardı çünkü henüz var değildi.
İnsanın önüne çıkan bir "yol tabelası"yla yolu kesilmeden bir yerden bir yere gitmek mümkün değildi. En iyi zamanlarında bile karmaşık olan şehrin tümü çıkmaz sokaklar labirentine dönmüştü.
Eşya, diye düşündüm, insanlardan daha kalıcı. Eşya, bakıp da kendi eriyişimizi seyrettiğimiz değişmeyen bir ayna. En çok yaşlanan şeylerin başında da sanat eserlerinin koleksiyonları gelir kuşkusuz.