Labirentten Bir Araf'ta Yaşıyorum Sanki... Hangi Çıkışa Gitsem Bir Engel, Hangi Yere Koşsam Bir Duvar, Kimle Konuşsam Bir Suskunluk Var. Oysa Huzurun İsminde Saklı Değil miydi Mutluluk, Ertelenmiş Hayatın İçinde Yaşar mı Hiç Çocukluk... Soner AYAN
“KARANLIĞA OKUNAN EZANLAR” M.NİHAT MALKOÇ Nihat Genç bu ülkenin ciddiye alınması gereken yazarlarından biridir. Onu hâlâ okumayan varsa bilsin ki zarardadır. Bir an evvel onun, birbirinden güzel ve özel kitaplarından edinin ve “vira bismillah” deyip okumaya girişin. Geçen zamanın kaybını
Reklam
SORUNUN ESARETİ... Yağmurun sesinin içimin tellerini ıslattığı bu günde yapacak hiçbir şey yok ne yazık ki. Şöyle nette bir sörf yapayım dedim, içim daha da karardı. Dünyanın her yanı savaş tehdidi altında, bir yerlerde barış anlaşmaları, diğer tarafta savaş anlaşmaları. Arada kalanlar ise maalesef ölüm yolcuları. Ülkemize sığınmış bulunan
Atatürk’ün en yakınındaki gazeteci, Falih Rıfkı Atay yazıyor... “Bir öğretmen Atatürk aleyhinde kötü şiir yazmıştı. Kendisini hizmetten çıkarmışlardı. Öğretmen yeniden kadroya girmek için dört bir yana başvuruyordu. Bir gün Bakan’ın yanına gitti. Ehliyetli de bir gençti. Bakan: - Oğlum, dedi, hakkınızda biz hiçbir şey yapamayız. - Niçin yapamazsınız? - Oğlum suçun Atatürk’ün şahsına ait. Biz karar veremeyiz. - Öyleyse ben Atatürk’ün karşısına çıkacağım. - Hele biraz bekle! Çok inatçı imişsin. Bana bir hafta sonra yine gel. Bakan bir akşam sofrada Atatürk’e meseleyi açtı: - Hani efendim, hakkınızda ağır bir hiciv yazan öğretmen vardı… - Evet - Af kanunundan faydalanarak yeniden öğretmen olmak istiyor. - Öğretmen yapılmasına yasal bir engel var mıdır? - Hayır, efendim! - O halde niçin bana soruyorsunuz? - İşlediği suç sizin hakkınızda… - Aşk olsun sana!.. . Beni şahsi dargınlığım için kamu emirlerini yerine getirmenizden hoşlanmayacak kadar egoist mi sanıyorsun? Kendisini hemen ilk açılacak yere tayin ediniz. (Falih Rıfkı Atay; Babanız Atatürk, sayfalar 120-121) Atatürk’ün askerlik yıllarında kafasına şişe fırlatarak yaran bir askeri hekimin, O Cumhurbaşkanı olduktan sonra orduda göreve devam ettiğini yine Falih Rıfkı anlatır... Büyük adamların bir sırrı da; kişisel duygu ve hırslarının üstüne çıkabilmesidir. Alıntı...
Bu alıntı bugünler için söylenmiş gibi. "Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır.
İlgilenenlere; yazdığım bir öykü... İyidir, şaşırtıcı sonludur. Bu akşam saatleri sessizliği, kendi kabuğuma çekilmem için en uygun zaman dilimiydi aslında. Her akşam aynı sessizliğe gömülüyor olmamın nedenini anlatmayı istediğim zamanlar çok olmuştu. Ama bu durumu anlatacak ne bir kimsem vardı, nede dudaklarımda güç. Her zaman
Reklam
240 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.