Bir Çeçen erkeği, her an bütün sevdiklerinden ardına bakmadan ayrılıp, savaşmak için hazır olmalıydı. Bazen hüzünle bana bakar (Cevher Dudayev) ve "Ben kendime ait değilim!" Derdi.
Sürgünde toplam 310.000 kişi öldü. (Sürgün sırasında doğup ölenler hariç, nüfusun %60'ı.) Nakledemedikleri insanları hemen orada öldürüyorlardı. Sadece bir gün içersinde 12.000 insan öldürülmüştü. Şato köyünde, geçilmesi zor dağ patikalarında yürüyen ve kucaklarında bebekleri olan kadınlara bile acımamış, nehre atmışlardı hepsini.
Filistinli çocukları katletmeyin deyip Suriye'yi bombalayan Rusya'nın İsrail'den beter olması şoku. Küfür tek millet.
..ilim, kılıç gibidir. İlmin hayır için salahı, kılıcın harp için salahı gibidir. Kılıçla yol kesmek istediğini bildiğin bir kimseye kılıç satmak caiz değildir.
Hasan Basri rahimehullah şöyle demiştir:
"İslam'da bid'at yolunu açan şu iki zümredir;
1) Kötü rey sahibi olup, sadece kendisi gibi düşünenlere cennet verileceği kanaatinde olanlar.
2) Dünyaya tapan, dünya için öfkelenen ve dünya için razı olan ve sadece dünyayı arayan zenginler.
Bu iki sınıfı da terke din. Çünkü ikisi de cehenneme doğru koşmaktadır.
Bir de kendini dünyaya davet eden zenginle, nefsin arzularına davet eden hevasının esiri olanın arasında olduğu halde Allah, kendisini her ikisinin de şerrinden korur da Selef-i Salihin'e uyarak onların yaşantılarını, fiillerini sorup izlerinden yürümek isteyenler vardır ki işte bunlar büyük müfakata adaydırlar. Sizler de böyle olun!"
Ben şehit kardeşlerimizin geneliyle yaşama fırsatı buldum. Onları bir araya getiren ortak vasıfları şunlardı:
1) Dillerini Müslümanları çekiştirmekten muhafaza ederlerdi.
2) Kalplerinde Müslümanlara karşı bir kin ve nefret yoktu.
3) Sessizce işlerini yapar, reklamdan uzak dururlardı.
4) Basit bir görev de verilse emire (başındaki yöneticiye) itaat ederlerdi.
5) Tartışmaya girmezlerdi.
6) Yüksek edep, âlimlere, büyüklere ve yetkililere son derece ihtiram gösterirlerdi.
7) Cephede kalma konusunda büyük bir özen gösterir, yumuşak ve rahat hayattan kaçarlardı.
8) Dilleri sadece Müslümanların güzelliklerini anlatırdı.
Allah haddini bilen ve sınırlarını aşmayan kula rahmet etsin.
Evs b. Sa'd şöyle der:
"Bid'at sahibinin suda yürüdüğünü görsem bile onu kabul etmem."
İmam Şafii şöyle der:
"Ben o kişinin (bid'at sahibinin) havada yürüdüğünü görsem bile kabul etmem."
Muhammed b. Nasr el-Harisi der ki:
"Kim bid'at sahibine kulak verirse ondan hıfz-ı ilahi (Allah'ın koruması) kalkar, yalnız bırakılır ve kendisine yardım edilmez."
Vallahi kalplerimiz; ancak Aksâ'mız özgürleştirilir, esirlerimiz kurtulur, köpekler Irak'ımızdan ve diğer Müslüman ülkelerden alçak ve hakir bir şekilde çıktıkları taktirde sevinecek.
Bu alemde suretler, manalara galip gelmiştir ve manalar suretlerin içindedir. Ahirette ise tam tersi olacak ve suretler manalara tabi olacak ve manalar üstün gelecektir. İşte bu hikmete binaen her şahıs manevi sureti esas alınarak haşrolunur.
Nitekim Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
"İnsanların namus perdesini yırtanlar, saldırgan bir köpek; malların ve mülklerine göz dikenler azgözlü bir kurt; onlara karşı gurur ve kibir taslayanlar, kaplan; riyaset peşinde koşanlar ise aslan suretinde haşr olacaklardır."
|| Salebi, et-Tefsir'de Berrâ bin Azib'ten rivayet etmiştir.