Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Esra Taze
Esra Taze
@esraataze
Yazar/Şair/Öğrenci
İÜ/Çocuk Gelişimi Lisans ve GRÜ/Moda Tasarım Öğretmenliği Lisans
Arsuz
iskenderun, 16 Mart 1997
848 okur puanı
Ağustos 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Sırça Köşk bir dönemin yasaklı kitaplarından. 13 öykü ve 4 masaldan oluşmaktadır. Öykülerin çoğunu sevdim 2 puanı da beğendim diyemediğim öykülerden kırdım. 4 masalı da beğendim, hepsinin de mesajı var tabii ki. Bir dönem neden yasaklandığını anlamış oldum fakat şaşırmadım çünkü boşuna dememiş bir Atasözü: Doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar diye. Genel olarak iyi bir kitap, beğendim. Bir kaç öykü ve Sırça Köşk masalının verdiği mesajı George Orwell' in Hayvanat Bahçesi kitabının verdiği mesaja benzettim ki o kitabı da siyasetten nefret etmeme rağmen çok beğenmiştim.
Hatayda deprem olmadan bir hafta önce okumaya başlayıp yarısına geldiğimde depremden dolayı bırakmıştım. Yanımdan ayırmamıştım okuyacağım diye ama o psikoloji ile okuyamamıştım yastığımın altına koydum boşuna! Arabada uyuduğum zamanlarda Arabaya koydum okumak için boşuna! Nerede olursam olayım okuyamamıştım artcı depremler de oluyordu çünkü o psikolojiye rağmen okuyacağımı sanıp her deprem anını benle yaşayan kitap beni yalniz birakmadı. İlk üç gün hariç tabii. Bir kaç gün sonra kitabımı yanıma almıştım. Kitaba gelecek olursam Psikoloji romanı arada bir öğüt veriyor. Benim çıkartmak istediğim kitap gibi hem Roman hem öğüt verme bakımından çok iyi bir kitap, ikisi bir arada müthiş. Sadece bunu kusur gösterebilirim: Bilinmeyen kelimeler çok vardı, altında anlamları yazıyordu tabii. Bu iyi bir şey fakat öğüt kısmında bilinmeyen kelimeler biraz zorluyor çünkü dolaylı anlatım da vardı ve psikoloji olduğu için beynimi zaten zorlayan bir psikolojinin üstüne bir de bilinmeyn kelimelerin çok oluşu bazı psikoloji yazılarının iki kere dikkatli okumama sebep oldu. Bilinmeyen kelimelerin beyni zaten yoran yerlerde çok kullanılmama taraftarıyım. Ufak bir kusur sadece, genel olarak çok beğendim.
Ya Sen nasıl bir yazarsın! Söyler misin bana ya! Ölmüş olmasaydın nerede olursan ol gelip seni tebrik etmek isterdim. Akşam yemeğini gece yemek zorunda kaldım kitabı bitirmeden bırakamadığım için. Sen! İyi ki de bu kitabı yazdın ve arkadaşım iyi ki de kitabı bana tavsiye edip hediye etti ve Ben! İyi ki de bu kitabı okudum.
Okur Takip Önerileri
Öncelikle söylemeliyim ki kitabı ön yargıyla okumaya başlamıştım ve kitabı bitirdiğimde iyiki okudum dedim. Çok güzel bir kitap gerçekten her öykü beni heyecanlandırdı, meraklandırdı ve her ön yargıyla yaklaştığım kitabın beni yanıltması beni hiç bir kitaba ön yargıyla yaklaşmamayı öğretti. Aslında çoğumuz biliriz ön yargının ne kadar yanıltabileceğini ona rağmen bazen ön yargı ister istemez oluşabiliyor fakat bu yanıltmalar beni istesem de ön yargı gözüyle hiç bir kitaba bakmamamı sağladı. Tavsiye ederim, okunması keyifli bir kitap.
Dini bir kitap ve çok beğendim. Çok fazla cümle tekrarı var yanii miraç çağrı aktaşın iki kitabını okuduğum zaman herhalde bu kitaplardan sonra bu kadar cümle tekrarları olup bu kadar da her sayfada aynı alıntı kullanan başka bir yazarın kitabı karşıma çıkmaz daha diyordum fakat çıktı. Bu kitap aşırı cümle tekrarı vardı ama ona rağmen çok fazla beğendim hatta tekrar bile okuyabilirim. Çoğu satırları okurken üzerine düşündüğüm çok oldu. İyiki de bu kitabı okudum kusuruyla birlikte çok ama çok beğendim.
Ah! Zekiyenin aşkını iliklerime kadar hissettim ne güzel bir sevgi. Kendimi gördüm bu kadar güzel sevgi olur mu!? demedim! çünkü gerçek sevgi nedir bilirim, acı nedir bilirim, dünyada ondan başkası seni mutlu edemez! düşünemezsin. Fedakarlıksa aşk atarsın kendini hiç düşünmeden çukura bile olsa eğer sevdiğin ordaysa. İslâm Bey ise zekiyeye de aşıktır ama vatan uğruna ölecek kadar da vatanına aşıktır. Zekiyenin hiç tanımadığı babasıyla da en sonda karşılaşır.
Zekiye vatanını kurtarmaya giden İslâm Beyle kavuşacak mı?
Zekiye babasıyla karşılaşınca ne yapacak?
Vatan kurtulacak mı?
Hepsinin cevabı için harika bu kitabı herkes okumalı derim.
Wrther'in acıları konu başlığı lote'ye aşık olup aşkından ölüyor en sonda. Ben ise iki karakteri de kendime benzettim biraz: Wather'in acıları benim acılarımın yanında acı ama benim çektiğim acılar kadar değil ama ben aksine yaşıyorum. Acılarımı A dan Z ye bilip benim bu kadar güçlü durduğumu gören tebrik eder beni.
Yazar olmama iten yeteneğimin üstüne tecrübe katanlara ise uzaktan ahımla birlikte teşekkür ederim. Lote karakterine gelecek olursam da biri onun için delirdi diğeri ise yanii werther ise lote için öldü nedeni ise evlenmişti lote başkasıyla, gecikmişti açılmak için loteye. Sonradan lote de sevmişti wertheri ama gecikmişti evliydi çünkü baya gecikmişti loteye açılmaya halbuki eşinden daha önce den tanıyordu loteyi eşi sonradan gelmişti ama gecikmişti artık. Loteye gelecek olursam kendime benzettiğim nokta Benim içinde bu kadar delirecek ölecek kadar olmasa da benim için de çok üzülenler olduğuydu.
Kitaba gelecek olursam genel olarak beğendim ama sonu intihar edip ölmesiyle bitmemeliydi!
Ben bile yaşıyorsam werther ölmemeliydi sonda!.. En cokta o yüzden kırdım puanı. Az da olsa sürükleyici bir kitap.
Normal de Stefan Zweig' ın kitaplarında ilk sayfalarına fazla anlam veremiyordum takii sayfaları çevirdikçe anlam verip beğenene kadar fakat bu kitabının ilk sayfasından başladım anlam verip beğenmeye o kadar sürükleyici ve önemli bir konuya değinilmiş ki baştan sona kadar çok beğendim.
Bir solukta okudum diyebilirim. O kadar sürükleyiciydi ki aslında bir hafta önce okumaya başlamıştım altıncı sayfaya kadar okumuştum ve bırakmıştım çünkü hiçbir şey anlamamıştım ve içimden bu kitabı okumak gelmedi ama daha dikkatli okursam fikrim değişebilir dedim ve öyle de oldu. Bugün kitabı okumaya başladım ve bitirmeden bırakamadım, harika bir kitaptı. İçinde kumarın ne kadar kötü bir şey olduğunu da anlatıyor sürükleyiciydi tek solukta bitirdim beğendim.
Hayat sevince güzel, sevince tatlı günler, bir kuşu, kelebeği, bir taşı sevin yeter. evet "Hayat Sevince Güzel" filmi bu kitaptan esinlenmiştir.daha ilk sayfalarda anlamıştım zaten. o filmi kaç kere izlemiştim ve çok güzeldi, yani kitap harika!..sevgi o kadar güzel bir şey ki ve bulaşıcıdır ki etrafa neşe saçsak, kötülük olmadan sevgiyle donatsak her yeri yaşasak şimdi yaşamadığımız gibi.
Sürükleyiciydi sayfaları çevirdikçe vay, oha, yuh diyerek, bir kaç yerinde gözlerimi şaşkın şaşkın açarak okudum. Yazar arkadaşıma "Nekre" kitabı güzel dediğimde iyi ki de mutlaka çiğdem hanımın "İstasyon" kitabını da okumalısın dediğinde merak edip bu kitabını da rica ettim. Elinde kalmamasına rağmen bana bir şekilde yolladı sağ olsun bu kadarını beklemiyordum tabii. Kitabından çıkamadım kafamda o kadar dert varken bir an unutup içine girdim kitabın her duyguyu yaşadım her konu kitabın içinde yer alıyor ve her karakterlerin hayat hikayesi kısaca anlatılmış her karakterin hikayesi de ayrı bir meraktı: istasyonda yaşananlar, orda ki kişiler, her karakterin mi hayatı merak uyandırıcı olur ya? Ana karakter aslı ve hayatı özellikle onun sonunu merak ettim merak uyandırmayan sayfa yok denilecek kadar azdı. Sadece her karakterin ismini iyi bilmeniz gerekiyor yoksa bu kimdi dedirtir arada hayat hikayeleri özetle anlatılırken önce yapboz gibi geldi ama sonra kendi kendine birleşti karakterleri bağdaştırınca birbirlerine. Ana karakter aslı az çok tahmin ettim o karakterin kimin olduğunu benden kaçar mı tabii ki kaçmaz! O da bende kalsın tabii beklentimin üstünde güzeldi çok beğendim.
Genel olarak beğendim, o iki puanı da nerden kırdığımı söylemeden geçemiyeceğim: bir puanı cümle tekrarları olduğundan diğer puanı ise beğenmediğim iki üç yazısının kitabında yer almasından kırdım. beğendiğim alıntıları ise yazmasam olmaz tabii:
Aynadakini çok seveceksin.
Sevmeyeni sileceksin!
Dengesi bozulur dünyanın eğer ki üzen üzdüğü kadar üzülmezse!..
Aramızda kalsın bu ruh, ne olursa olsun, 18’den de bir adım öteye gitmez!..
“Ben seni seviyorum ama ailem seni istemiyor” dendiğinde cümle içinde kullanılan sevgi mutlu edebilir mi bir insanı? İşte bu yüzden sevmem “ama”ları.
Çünkü başta değerli olan her şeyi bir anda yok eder bir küçük “ama”.
“NEYİ SUSSAM, onu konuşuyorum MECBUREN. Sır tutturmuyor HAYAT BANA...”
“SADECE HAYATTA DEĞİL, ayakta da kalarak, MUTLU OLARAK, KAHKAHA ATARAK yeneriz düşmanlarımızı.
EN BÜYÜK İNTİKAM, intikamı bile düşünmemektir.
En büyük intikam, bizsizliktir.
EN BÜYÜK İNTİKAM, senin aynada gördüğünü onun artık GÖREMEMESİDİR...
"ÜZÜLMEZSEN, mutluluğu soranlara tarif edebilir misin?
“ÜZÜLME, GEÇER” diyenlere bakma sen.
“Üzül, yine de geçer...” ÜZÜLMEZSEN, sonunda içten gülemezsin.
“SADECE HAYATTA DEĞİL, ayakta da kalarak, MUTLU OLARAK, KAHKAHA ATARAK yeneriz düşmanlarımızı.
EN BÜYÜK İNTİKAM, intikamı bile düşünmemektir.
En büyük intikam, bizsizliktir.
EN BÜYÜK İNTİKAM, senin aynada gördüğünü onun artık GÖREMEMESİDİR...
"Öyle bir gün gelir ki sen bakmazken her şey hallolur...
Kapı çaldı. İçim kıpır kıpır. Yoksa geldin mi?
“Hadi içeri BUYUR ve bana HER ŞEYİ UNUTTUR...”
Her zaman derim empati kurmadan olmaz! başlığı çok dikkat çekici fakat kitaba başlar başlamaz anladım ki çok karışık! 2 kere okudum ilk 50 sayfayı ama anlamadım içinde yazılan anlatılmak istenen belki iyidir ama ne yazık ki bu kadar karmaşık bir kitabı ve hiç birşey anlamadığım kitabı devam ettiremezdim.
Çok güzeldi ya merakla okudum her satırlarını. O kadar güzeldi ki gerçekten ön yargılı olunmamak gerekiyormuş! ben bu ne ya diyordum iyi değildir, her yerde görünce meraktan okuyum dedim ama iyi ki de okudum.hatta tekrar bile okurum çok beğendim o kadar güzel anlatılmış ki gerçekten yazar yani çünkü anlatım tarzı o kadar önemlidir ki çok güzel bir yazıyı kötüde yapabilir çok iyide anlatımına bayıldım ve ölen kadının mektubu da sürükleyiciydi. ölüp de oğlumuz da öldü demesi ve kendisinin hatırlamaması. O bir puanı da herşeyi öğrendikten sonra bile sonda yine hatırlamamasından kırdım.
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022224,7bin okunma
Tamamen gerçek bir hikayedir. Korku romanı ama ben öyle heyecanla sayfaları çevirdim ki ve korkmayarak anlatamam! Bitirmeden bırakmadım. Korkmamamın sebebi de sevdiğime de büyü yapılmasıydı. Daha doğrusu tek farkı o kadar korkunç yaşamadı ama beni etkilemesiydi. Kitabın içeriğini anlatayım bir kıza büyü yapılıyor ama gece de rahat bırakmıyor ne yapsa üstünde hatta aşık oluyor üzerindeki görünmez kıza o kadar hocaya gidiyor gitmesini engellemek için üzerinden gidiyor tam hocadan vazgeçtiği zaman üzerine musallat oluyor hatta üzerinde izler bırakıyor! Ne kadar anlatsam da okumadan daha iyi anlayamazsınız. inanılması güçse de gerçek bir hikaye yazarı zaten arkadaşımdır. Maalesef gerçek dedi. Ben eskiden öyle şeylere inanmazdım ama gerçekten size veya sevdiklerinizle öyle yapılınca inanıyorsunuz şeytan gibi oluyor insan, uyuyamıyor çok değişiyor her şeye sinirleniyor ama dua etmek işe yarıyor. Ben sürekli dua ettim ve şu an rahatım dua her şeyi çözüyor! Siz yeter ki Allah'a inanın hiçbir şey de takmıyorum sadece bana ne yaşattılarsa yaşasınlar istiyorum! hep derim beni yakanı yak Allah'ım. Bu arada korkuyu sevmiyorsanız, hele ki gerçek bir olay kaleme dökülmüş. korkuya gelemiyorsanız okumayın! Korku seviyorsanız da kesinlikle okumanızı tavsiye ederim! Ben korkmadım o ayrı bir mesele tabii.
Ben bu kitabı 3 yıl önce okudum. okuduğumda iki yıllık sevdiğim beni istemeye geleceği tarihte bir şey söylemeden gitmişti ben o an neden gitti diye arkadaşlarına sordum cevap yok! annesi beni takipteydi bir anda çıktı. bu kitabı okudum ve hayat hikayeme çok benziyordu olaylar aynı olmasa da andırıyordu sanki, ağlaya ağlaya bitirmiştim kitabı sonradan öğrendim ki beni istemeye geleceği tarihte ve benden ayrıldığı tarihte başkasını istemeye gitmiş ve ben çok sonradan öğreniyordum soğumama da izin vermemişti kendi istemeyerekte gitmiş olabilirdi diye neden diye düşünürken ben yıprandıktan sonra öğrendim işin aslını sonrası da var tabii 3 ay sonra öğrendim ki bağlama muskası yapılmış kendisine. özür diledi benden, bir kız o da kendisi gibi öğretmen girer girmez işe muska yapmıştı! işe girince seni istemeye geleceğim demişti bana. o kızla da aynı lisede okumuştuk ama benden büyüktü tabii kızı bir araştırdım falcılara inanın yazmış bir yerlere! işin tuhafı bir de beni kötülemek için fotoğraflarımı alıp fake hesap açıp o hesaptan da fotoğraflarını aldım yazmasıydı sonradan foyası ortaya çıktı. biz barıştık suçu yok diye affetmiştim sonra 2 yıl daha ve daha beter olaylar oldu kötülükler bizi ayırmaya and içmişti ve 1 yıl oldu ayrılalı asla hakkımı helal etmiyorum! asla affetmem! altından ne çıkarsa çıksın! 4 yılımı değmeyene harcadım ben sadece ona yanarım.
Bu kitabı çok beğendim. hatta ağlaya ağlaya bitirdim diyebilirim, sanırım biraz hayat hikayemden de bir şeyler bulduğum içindir belki de özellikle sonuna doğru kendi yaşantıma benzettim az da olsa. kitabı bitirmeden bırakamadım!..ve kitap bittiğinde de bir baktım ki etkisinde kalmışı. bir gün kendime gelemedim diyebilirim, yaşantımdan az da olsa bir şeyler bulduğum için mi diyeyim yoksa çok mu dokundu diyeyim bilmiyorum ama ben bu kitabı çok çok beğendim.
İlk olarak deneme tarzında açıklama yapılmış ve yine cümle tekrarları. alıntı dozunda fakat bir alıntıyı diğer kitabında da okumuştum! sonra kendi hayatını anlatmaya başladı şaşkınlıkla okumaya devam ettim: annesinin ona sahip çıkması, babasının ölümü, küçüklüğünü yaşayamaması üzücü ve kaleme alınmaya değer buraya değindikleri iyi fakat aşk hayatinda hep karşılıksız sevmiş.6' ıncı sınıftayken
sonra 17 yaşındayken ve sonra da kendisinden 2 yaş büyük 27 yaşında birini sevmiş, hepsini de sevilmeden sevmiş ve hepsi için anlatırken çok güzeldi diye anlattı. kendine hoş geldin kitabında sadece güzel olduğu için seven adamlar var pardon adam dedim! içi önemli gibi yazıları var fakat sevilmeden güzel oldukları için sevmiş ve çok acı çekmiş, sevildikten sonra değiştikleri için kızsaydı neyse de sevilmeden bir kişiyi de sevmek neyse de her sevdiğini güzel diye sevilmeden sevmek nedir! aşkı da çok iyi bilirim acıyıda hatta baya! fakat bu aşk mı bilemedim! kendi hikayesi sürükleyici ama bazı kısımları ergence, 17 yaş olduğu belli. sonrası ise deneme yazıları denemede değil de içini karşıdandakine içini döker gibi. roman ama kitabın yarısında içini dökmüş ve 100 üncü sayfadan sonra ön yargı olmasın diye yarıda bırakmadım fakat bu kitabını beğendim diyemiyeceğim malesef.
Kitabın beğendiğim ve beğenmediğim noktaları var. ilk olarak beğendiklerimi yazmak istiyorum: alıntıları,hikayeleri çok iyi yazıları ise genel olarak güzel, akıcı da fakat beğenmediğim noktaları da yazmasam olmaz; çok alıntıya yer verilmiş kitapta. dozunda alıntı iyi de dozu kaçınca burda yazarın yeri ne dedirtebiliyor!.. ve çok cümle tekrarı var, bazı cümleleri diğer sayfalarda da okumuştum demiştim kendime okurken bir de birkaç yazı da dikattimi çekti birbiriyle çelişen yazılar okudum orda öyle derken diğer yazıda o konuyu diğer yazıyla çelişmiş şekilde okudum. beğenmediğim yazısı oldu mu derseniz çok az, genel olarak beğendim fakat baya düzeltilmesi gerekiyordu malesef, düzeltilirse iyi bir kitap olduğunu düşünüyorum. beğendiğim alıntılardan bırakıyorum:
Hz. Mevlânâ’nın da dediği gibi;açtığı yaradan, bir gün mutlaka hesap soracak yaradan...”
canımı yakanların canının yanacağı günleri bekliyorum.”
Bak Yunus Emre ne güzel söylemiş: “Hiç hata yapmayan insan, hiçbir şey yapmayan insandır ve hayatta en büyük hata, kendini hatasız sanmaktır.”
Gitmem diyenlere inanma.
Hele senden gitmek isteyen insanların kalması için hiç uğraşma.
Kendini yorma. Onlara söyleyeceğin tek şey:
“Kapı orada.”
