~Nazlı, milletin ağzı torba değildi duvardaki lekede! Büzemedi...
~R'leri söyleyemeyen Çocuk, elindeki bilyelerine gömdü annesinin yaşadığı o iğrenç sahneyi...
~Elif, teyze oğluyla zorla evlendirildi, düğün gecesi olacaklar oldu...
~Yedi Fil, el işçiliğiyle yapılmış yedi tane filin hediye edileceği gün alınan bir haberin başka bir hayale kapı açması...
~Leke, insanın şerri, şeytanın şerrinden beterdi ve hiçbir şey eskisi gibi değildi...
~Yeter, çok alışık olmadığı hatta kendine bile yabancı gelen gülücükler dağıttı...
~Bekleyiş, bu saatten sonra çok geç... Her şey için çok geç'ti...
~Yüz Aklığı, arık da arındı ad da...
~ Azat Buzat, sakalar uçtu, Hale azat edildi...
~Yastık, tombiş yedi yedi de üzerine 'kaç yıl yedi' bilinmedi...
~Ufumdan Öp Beni Anne, her türlü kirden arındı da yüreğine sinen kirden arınamadı...
~ Göze Düşen Düş, Melis'in kalbi serçe yüreği, onun için suskunluk orucu bitmişti...
~ Kemik Çayı, aşkmış, çok sevmişler! annesiyle babası ama onun hayallerinde bir kemik çayı eksik kalmış...
~ Sessiz Yoldaş, gözyaşı yüreğin nemidir derler.
~ Naciye, ne ka para, o ka köfte!
Birbirinden güzel, hissettiren on beş farklı hikaye okudum. Beni en çok etkileyen hikaye ise 'Yeter'di. 55nci sayfanın sonunda istemsiz doldu gözlerim. Hayaller, beklentiler, umutlar bir anda aksini bulmuş haliyle çıktı karşıma bu kitapta. Görmek duymak başka da okumak da çok başka. Arka kapakta da belirtildiği gibi daha çok kadının örselenmişliği ele alınmış. Yaşanılan ve seçilen yollar, hatta seçilmek zorunda kalınan yollarda devam da eden var pes edende...
Her bölüme ait birer cümle kendimce yorum ekledim.
Okunmasını tavsiye ediyorum.