Büyük işler de, küçük işler gibi, her gün eklenen bir taşla örülür; ölüm de, her gün örseleniveren bir taş kıyıcığıyla gün gün ardına, gece gece ardına dokunur, ölümün büyüğü de küçüğü de.
Kitabı okurken oldukça zorlandığımı belirtmem gerek. Ama bu zorlanış bıktıran değil tuhaf bir haz veren, anlamak için mücadele ettiren ve istemsizce kendine çeken bir zorlamış.
Jargondaki ustalığını duyup okumaya başlamıştım ama sadece jargon değil içerik üslup dil gibi bir çok konuda gerçek bir usta ile karşılaştım. Acemice yazdığım şu günlerde kendime rehber olacak notlar aldım.
Öykü içinde öykü anlam içinde anlam barındırışı ile ne okuyorum ben dedirten, bazen devreleri yakan ama yanan devrelere rağmen kendinden uzaklaştırmayan garip bir kitap. Okura boşluk doldurma fırsatı vermesi gibi kendine has özellikleri var ve bu özellikler öyle uç ki kimi okuru kendine bağlarken kimi okura saçma gelebilir. Ben bağlananlar kesimindeyim.
Kitabı okurken kitaptaki öykülerden biri olan "Dehlizde Giden Adam" gibi hissettim kendimi. Derine indikçe indim. Uçsuz bucaksız sonu görünmeyen bir kara delik gibi çekti içine beni. Anladığım kısımlar da oldu anlamayıp pes ettiklerim de. Biraz dinlendikten sonra o anlamadığım kısımlar için tekrar okumayı düşünüyorum.
Okurken beyim jimnastiği yapmayı sevenlere tavsiyemdir
Sınırlı kelime birikimiyle zihinsel engelli bir anne ve onlara destek olan angora fobik komşuyla büyüyen bir çocuğun geçmişini bulma yolculuğun anlatıldığı oldukça sürükleyici bir kitap. Yaklaşık on yaş ve üstü çocuklara kesinlikle okutulmalı. Mücadele ruhunu biraz olsun ustlenmelerine vesile olabilir.
Her ne kadar kitabı genel itibariyle çok beğenmiş olsam da girişteki etkileyici ligi sonlarda bulamadım. Annenin özelliklerine ve yaşadığı zorluklara başlarda olduğu gibi sonlarda da bolca yer verilseydi çok daha etkileyici bir kitap olabilirdi.