Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.29
Ertuğ
Ertuğ
@etubjk
Atatürk - Beşiktaş
İstanbul
194 okur puanı
Ocak 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Kurgu, konu, karakterler, hikaye örgüsü çok güzel. İyi oturtulmuş bir hikaye. Sonu çok şaşalı, iz bırakacak bir etki bırakmasa da okuması çok keyifliydi. Mitolojik hikaye ve polisiye hikaye birlikte ilerliyor. Mitolojik bölümlerde bu kadar detaya gerek duymasam da ana hatları ile güzel bir polisiye romandı.
Kitabı ikiye ayıracak olursak, ilk kısım iyi ilerliyor ve hikaye sizi içine çekiyor. Fakat hikaye bir yerden sonra göçmen sorununa dikkat çekmek ve mesajı vermek üzerine yazıldığını o kadar çok hissettiriyor ki hikaye filan kalmıyor ortada. Hazır göçmen sorununa değinmişken bölgenin diğer sorunlarından da bahsedelim diyerek araya bir küçük hikaye daha sıkıştırılıyor. Sonu tahmin edilebilir, mesaj vermek ve bu konuya da değindim demek için yazmış Livaneli. Diğer kitapları gibi bir iz bırakmadı, tavsiye edeceğim kitaplar arasında değil.
Dizisi çıkana kadar kitaplıkta okunmayı bekliyordu. Dizisinin çekildiğini gördüğüm an, kitabın beklediğimden iyi olduğunu düşünerek hemen öncelik verip okumaya başladım. Türk filmi tadında bir aile hikayesi. Acılar etrafında birbirine kenetlenmiş bir aile. Her karakter içinde ayrı bir acı yaşatmış. Olayların görünen yüzü ve daha sonra arka planlarının ortaya çıkması güzel bir şekilde kurgulanmış. Bol gözyaşı içeren ve samimiyet duygusunu hissettiren güçlü bir aile hikayesi. Okunmalı.
Okur Takip Önerileri
Bir trajedi sonrası yaşananlar ve hikayenin arkasında yatan daha büyük bir trajedi. Her karakterin hikayede ayrı bir rolü var. Finaline kadar çok güzel bir şekilde taşınan, iyi kurgulanmış bir hikaye. Sürükleyici, merak uyandıran bir kitap. Tavsiyedir.
Sayfalarca yazılmış inceleme var, o yüzden uzun uzun bir inceleme yazmayacağım. Kitap yorum ve incelemeleri o kadar iyi ki, onlardan etkilenerek ve klasik bir kitap olduğu için okuyacaklarıma eklemiştim. Kitap genel hatları ile güzel fakat okuduktan sonra çok abartıldığı hissi uyandı. Karakterlerin derin analizleri, hikaye kurgusu, verilmek istenen mesajlar, karakter ilişkilerindeki karmaşıklık vs. bir türlü kitaba tam manası ile bağlanamadım.
Övgü içeren incelemeleri, en iyi kitap yorumlarını görünce problem bende diye düşündüm ama zevkler ve renkler diye de bir gerçek söz konusu.
Kafam ne kadar yoğun olursa olsun, akıcı ve merak uyandıran bir örgüyle örülmüş konular beni içerisine alıp dünyadan kopartabiliyor. Maalesef bu kitabı okurken kendi dünyamda kaldım, ara ara kitabın dünyasına geçtim ama bir an önce kendi dünyama geçip başka bir kitaba geçme hissi ile kitabı bitirdim.
Siz seversiniz umarım.
Ferhan Şensoy, okul yıllarını, tiyatro serüvenini ve yurtdışında yaşadığı tiyatro maceraları sırasında başından geçen ilişkileri kaleme almış. Güzel ve eğlenceli bir biyografi. Türkiye yılları tam ülkemize hitap ediyor, Avrupa yılları ise adam ilişkiden ilişkiye geçmiş "yok artık" modunda geçiyor ama orası Fransa. Türkiye'de geçen öğrencilik yılları eğlenceli, Fransa ve Kanada'da geçen tiyatro serüvenleri ise mücadele, zorluk ve başarı özeti. Ferhan Şensoy'un Türk tiyatrosunda yerinin ne kadar değerli olduğunu bu başlangıcından da kolayca anlayabiliyorsunuz.
Bu kitabı inceleyip niye almışım bilmiyorum. Livaneli'nin kökeni Anadolu olan Amerikalı arkadaşı ünlü yönetmen Elia Kazan ile ilişkisini anlattığı bir anı kitabı. Livaneli'nin yazımı kuvvetli, akıcı bir şekilde okuyorsunuz ama düz bir anılar topluluğu. Elia Kazan kimdir, nasıl biridir, ilişkimiz nasıldının cevaplarını bulabilirsiniz. Vurucu bir hikeye ve son yok. Büyük dersler çıkarabileceğiniz durumlar da yok. Dostluk önemlidir vurgulanıyor. Tavsiye etmem.
Jodi, başından geçen bir olay sornaıs vücudunda oluşan fiziksel kayıp sonrası başından geçen olayları, hayata bakışını ve de umutsuzluktan umuda geçişini kaleme almış. Bir milyon sevgi dolu mektup projesini hayata geçirerek, insanları mutlu edecek, duymak istedikleri mesajları onlara nasıl iletmeye başlaığını anlatıyor. Aslında herkesin yapabileği, kendini iyi hissedeceğim şeyleri hayata geçirmeyi başarmış. Okurken ben de bu projeye dahil olmalı ya da benzer bir şeyler yapmalıyım hissi duyuyorsunuz.
Her şeyin zamanla geçeceği, zaman geçerken sizin de etrafınıza güzellik katabileceğinizi kendi hikayesi üzerinden anlatıyor.
Jodi'yi ve hikayesini okumalısınız. Sıkmayacaktır.
Korkma ben yokum..
Murat Menteş'in yazım dili, karakter isimlendirmesi, kurgusu her zaman hoşuma gitmiş ve beni eğlendirmiştir. Ben de kendimce karakter isimleri türetme işine Murat Menteş kitapları sonrası başladım. Bu okuduğum dördüncü kitabı. İlk üçü ile ilgili yorumlarım ve puanlarım çok yüksek fakat bu kitap beni biraz soğuttu.
İlk defa Murat Menteş kitapları okuyanlarda nasıl bir duygu bıraktı bilmiyorum ama diğer kitaplardan karakter isimlerine hakim olan ben bile kitabı okurken yer yer kayboldum. Kitap iyi başlıyor ama dört ya da beş kişi ağzından hikayenin onlar tarafından bakış açıları anlatılıyor. Her karakter bir sürü insan ile ilişkide karakter sayıları farklılaşıyor, kesişen hikayeler vs. arap saçı gibi bir durum oluşuyor.
Hikaye başından belli aslında, bir olay oluyor ve bu olayın nasıl olduğu, kimin yaptığı finalde açıklanacak. Fakat kitabın sonu tahmin edilemesin diye sürekli olay örgüsü harmanlanmış hissi ile ben bir yerde koptum.
Üzülerek söylüyorum ki bu kitap beni çekemedi, uzun bir süre Murat Menteş kitaplarından uzak dururum gibi. Tavsiye etmeyeceğim kitaplar arasına girdi.
Sunay Akın'ın hikayelerini, kitaplarını severim. Dinlerken daha etkili, hikayeyi gizleyip en sonunda vurucu cümlesi ile şaşırtmayı her zaman şaşırtır. Belirli aralıklarla okunabilir ama aynı tarzı peş peşe 15-20 hikaye insanı sıkıyor. Yine Sunay Akın okumaya devam edeceğim fakat biraz ara vermem gerekiyor. Hikayelerinde sonuca ulaşmak için bazen iki üç ayrı hikayeyi ortak noktalarından bağlayarak asıl konuya gelmesi kafa karıştırabiliyor. Bazen de hiç alakasız bir bağlantıyla, bu hareketin başka açıklaması olamaz yorumları manasız gelebiliyor. Bu kitapta bir iki hikaye dışında beni çok etkileyen bir hikaye olmadı. Tavsiye edeceğim kitaplardan değil ama kendini okutuyor. Ara ara okunacak ya da kalın bir kitap sonrası dinlenme amaçlı okunabilecek bir kitap.
Youtube'da Loş Sohbet programında bu kitap hakkında yazarı ile yapılan sohbet sayesinde tanıştım ve ilgilimi çekti. Program sonrası aldım ve iyi ki de okumuşum. Tavsiyedir.
Problemleri nedeni ile psikoloğa başvuran üç hastanın, yaşadıkları problemlerin sebebini EMDR tekniği ile bulup çözerek sorunların ortadan kalkmasını sağlama aşamalarına tanıklık ediyoruz. Her şikayet farklı bir amaç ile insanları psikoloğa yönlendirmiş ama bilinç altında sorunların sebepleri çok farklı oluyor. Özenle seçilmiş herkesin hayatına ucundan kıyısından dokunacak üç hikaye. İlk hikaye ağlamama sebebiyet verdi. Diğerleri de hep yaşadığım olaylarla örtüşen durumlardı. Aile, ilişkiler ve davranışlar. Hikayeleri okuduktan sonra kendi sıkıntılarınızın arkasında yatan problemleri arama ihtiyacı hissedeceksiniz. Hikayeler sizi üzecektir, iyi hissetmenizi de sağlayacaktır.
Ne olacak acaba diye merak ederek devam eden kitap, bir yerden sonra trajediye dönüşüyor. İnsanlar niye böyle, bu çark nasıl oluştu, bu çarka niye kimse dur demiyor, bu çarka nasıl dahil olundu vb. hayatımızın içinde farklı şekilleri ile karşılaştığımız etkileşimli bir toplum hikayesi. Üzülüyor, üzülüyor, boğuluyor, sıkılıyor, yeter diye bağırasınız geliyor. Okuduğunuz konu mu kör kuyuda yoksa okurken sizi mi kör kuyularda bırakıyor anlamıyorsunuz. Hikaye, dil, kurgu ve topluma tutulan ayna müthiş işlenmiş. Kitap bittiğinde bulunduğumuz coğrafya ve insanları ile ilgili aklınızda bir değerlendirme yapıyorsunuz ister istemez. Neden ve niyelerle.. tavsiyedir.
Sezgin Kaymaz'ın okuduğum üçüncü kitabı ve git gide hayranlığım daha da artıyor. "Geber Anne" kitabına bayılmıştım, bu kitap da aynı güzellikte. Akıcı, sürükleyici, merak uyandırıcı ve final ve final oluşumunda derin darbeyi vurucu bir kitap. Kesinlikle okumanız gerekir. Kitap ortalarına kadar çok eğlenceli gidiyor, sonraları olayları kavramaya, anlamaya çalışıyorsunuz. Final bittiğinde ben ne okudum öyle ya diyorsunuz. Spoiler'a girmeden bu kadar üzerinden anlatabildim. Göz yaşı ve eğlence dolu bir kitap.
Hırslı ve egolu bir adamın başarı hikayesi. Sürükleyici bir hikaye, okurken bir şeyler icat etmek, sıfırdan başlayıp bir şirket kurma isteği uyandırıyor. Okurken sürekli düşünülmemiş bir sektör bulup orayı işleyesi geliyor insanın ama bizim ülke şartlarında zor. Elon bilindik bir isim olduğu için çok spoiler'lık bir mevzu yok. Ağırlıkla SpaceX ve Tesla şirketlerinin geldiği noktalara nasıl geldiği ile ilgili süreçler, denemeler, başarısızlıklar, başarılar, yatırımcı bulma süreçleri vs. gerçekten insanı etkiliyor. Bir itici güce ya da motivasyona ihtiyaç duyuyorsanız okumanız gereken kitaplardan.
Bin Muhteşem Güneş, Uçurtma Avcısı sonrası bu kitabı da okudum. Ana konu yine bir Afgan aile dramı tahmin edileceği üzere, anlatım dili ve hikaye çok güçlü, kitabın sonlarına doğru tüylerinizi diken diken eden, hüzünlendiren sayfalar çok güzel hissettirilmiş. Fakat çok gereksiz bir ara karakteri olaylara dahil edip, o ara karakterin de ailesini ve hikayesini kitaba niye sokmuş anlamış değilim. Belki bazılarınız o karakterin bağlantısı için onun hikayesini de bilmek gerekebilir diye düşünebilir fakat bana çok gereksizce kitabı uzatmak için araya katılmış gibi geldi. Ana hikaye ve ana karakterlerden çok uzaklaşmadan hikaye devam ettirilse 250-300 sayfada sonu bağlanabilir hissi uyandı. Bu da kitap puanımı biraz düşürmeme sebep oldu. Uçurtma Avcısı ve Bin Muhteşem Güneş'i kesinlikle tavsiye ederim, bunu okusanız güzel bir kitap okumuş olursunuz ama tavsiye olarak birine önerebileceğim bir kitap olmadı benim için.
