Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tina

Sabitlenmiş gönderi
Sadece kendisini seven, kusurlarını ve erdemlerini kabul eden bir başkasının aşkını hak eder.
Reklam
Cezayir olayı Osmanlı imparatorluğunun uluslaşma sürecine yeni bir boyut ekledi, Batı düşmanlığı… Avrupa’nın müdahalesini kendileri için yardımcı, hatta kuruluş umudu olarak gören Balkan ulusçularının tersine müslüman halklar Avrupa’yı en büyük düşmanı olarak görmeye başladılar. Osmanlı yönetimi Cezayir’de hiçbir zaman Balkanlardaki kadar güçlü olamamıştır. Eski devirde yerli halkın Osmanlı idaresine karşı aşırı bir bağlılık ve hayranlığı olduğu pek söylenemezdi, fakat Fransız işgali yerel ulusalcılıkla bir tür Osmanlıcılığı birleştirdi. 1738’de Kırım’ın işgali de yerel ulusalcılığı aynı şekilde yok etmişti. Cezayir'in dışındaki Müslüman ülkelerde de yerel ulusalcılık yerini süratle İslâmcı veya Osmanlıcı bir atmosfere terketmeğe başladı. 19. Yüzyıl boyu geçmişte veya halen Osmanlı tebası olan Müslüman halkların arasında Avrupa düşmanı ve Osmanlıyı kurtarıcı bir siyasal eğilim doğdu. Hatta 19. Yüzyılda ortaya çıkan lâik Arap ulusçuluğu da zaman zaman Osmanlı imparatorluğuna karşı olmayan, tersine onun güçlenmesini arzu eden bir yol izlemiştir. Bu gelişmeler kendini kurumsal düzeyde de duyurdu. Hilâfet kurumu Osmanlı devlet düzeninde 18. Yüzyıl sonlarından itibaren, 16-17. Yüzyıllarda olduğundan çok daha fazla önem kazandı.
Yunan ayaklanmasının sonuca ulaşmasında etkili olan Navarin deniz baskını ve bunu izleyen savaşla Rusya'nın Osmanlı devletini Edirne barışına kadar sürüklemesi, Avrupa'nın Osmanlı uluslarının bağımsızlık hareketini desteklemeye başlaması gibi görünebilir. Ancak Mısır sorununda aynı devletlerin izlediği çelişik politika, hele Cezayir’in Fransa tarafından işgali ve sömürgeleştirilmesi, Avrupa devletlerinin gerçekte yeni etkinlik alanları kapmak için Osmanlı imparatorluğuna yöneldiğini göstermekteydi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ulusalcı ayaklanmalar birbirini izliyordu ve sonuca ulaşmaya başlamışlardı. Bu tarihin garip bir cilvesidir: Restorasyon Avrupasında ulusalcılığın sindirildiği bir çağda Osmanlı ülkesi, ulusalcı ayaklanmaların başarısından dolayı dağılmaya doğru gidiyordu.
1831 sonbaharından itibaren Takvim-i Vekayi çıkarıldı. Türkçe, Fransızca ve zaman zaman da Ermenice, Rumca, Arapça nüshaları çıkmıştır. Dilinin sadeliği dikkat çekiciydi. Yönetimle yönetilenlerin ilişkisi arttıkça, sadece yayınlarda değil bürokrasinin yazışma dilinde de sadeleşmeye gidilmesi yalnız Osmanlı devletinde değil, her modernleşme geçiren ülkede bir kural gibidir. Takvim-i Vekayi yalnızca resmi tebliğ, berat veya fermanları yayınlayan veya protokol haberleri veren bir gazete değildi. Her tarafta yapılan bina, yol ve köprülerin meth-ü senadından tutun da, kaldırılan yeniçeri ocağı aleyhindeki kampanyayı besleyen uyduruk hikâyeler, Avrupa sanat ve kültür olaylarından haberler de siyasi haberlerin yanıbaşında yer alıyordu.
Reklam
Cumhuriyetin tabibleri, fen adamları hukukçu, tarihçi ve filologları son devrin Osmanlı aydın kadrolarından çıktı. Cumhuriyet ilk anda eğitim sistemini, üniversiteyi, yönetim örgütünü, mali sistemini imparatorluktan miras aldı. Cumhuriyet devrimcileri bir ortaçağ toplumuyla değil, son asrını modernleşme sancıları ile geçiren imparatorluğun kalıntısı bir topumla yola çıktılar. Cumhuriyetin radikalizmini kamçılayan öğelerden biri de yeterince radikal olamayan Osmanlı modernleşmesidir. Bugünkü Türkiye’nin siyasal-sosyal kurumlarındaki sağlamlık ve zaafın bilinmesi, son devir Osmanlı modernleşme tarihini iyi anlamakla mümkündür.
Osmanlı imparatorluğu herhangi bir veya iki devletin siyasal tekeli altında değildi. Büyük devletlerin hepsine karşı güçsüzdü, ama denge politikası izleyecek kadar bir siyaset yapma yeteneğine sahipti.
Tina
@everonica·Bir kitabı okumaya başladı
İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı
İmparatorluğun En Uzun Yüzyılıİlber Ortaylı
8.2/10 · 2.393 okunma
“Curley de çoğu ufak tefek adam gibidir. İrikıyım adam görmeye dayanamaz. Kendinden iri adamlara sataşmadan edemez.”
Tina
@everonica·Bir kitabı okumaya başladı
Fareler ve İnsanlar
Fareler ve İnsanlarJohn Steinbeck
8.6/10 · 171,6bin okunma
Reklam
56 syf.
·
Puan vermedi
·
30 günde okudu
Bir Çöküşün Öyküsü
Bir Çöküşün ÖyküsüStefan Zweig
7.5/10 · 77bin okunma
O da kadınların çoğu gibi tümüyle başkalarının ruh halinden beslenirdi. Arzulandığı zaman güzeldi, zeki insanların arasında nüktedandı, gururu okşandığında kibirliydi, sevildiği zaman aşıktı. Ondan çok şey istendikçe o daha fazlasını verirdi. Ama onunla kimsenin konuşmadığı, onu kimsenin görmediği, duymadığı, arzulamadığı yalnızlığı sırasında çirkinleşmiş, sersemlemişti, çaresiz kalmış ve mutsuz olmuştu.
… mermer konsolun üzerinde usulca parıldayarak duran donuk bronzdan yapılmış şamdanın mumlarını tek tek yaktı. Alevler büküldüler, sıcak bedenleriyle soğuk suya dalan insanlar gibi titreyerek karanlığa dokundular…
Tina tekrar paylaştı.
İnsanlar hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır
Sayfa 198 - Tiyo YayınlarıKitabı okudu
Yine de uykumuz geldi ve uyku bize birkaç saatliğine acıdan kaçış ve unutuş getirdi.
Daha önce hiç yalnız kalmadığından, bir insanın başkası için taşıyabileceği önemi hiç bilememişti. İnsanları daima varlığına kolayca alışılan hava gibi görmüştü, şimdiyse yalnızlıktan boğazı düğümlendiğinden, yalan söyleseler de, aldatsalar da insanlara ne kadar gereksinimi olduğunu fark ediyor; her şeyi, hafifliğini, özgüvenini ve neşesini bile salt onların varlıklarından kazandığını anlıyordu.
Sayfa 21
74 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.