Herkes ilaç dirençliliğini bilir. Fakat bunun bizim seçilimin işbaşında olduğunu gösteren en iyi örneğimiz olduğunun çoğunlukla farkında değildir (Eğer bu olgu Darwin zamanında bilinmiş olsaydı, hiç şüphesiz bunu Türlerin Kökeni'nin baş konusu yapardı). İlaç dirençliliğinin, bir şekilde hastanın kendisini bir yolla değiştirerek ilacı daha az etkili kılması nedeniyle ortaya çıktığı yaygın bir inançtır. Fakat bu yanlıştır. Direnç hastanın ilaca alışmasından değil mikrobun evriminden kaynaklanır.
Benim evrim için embriyolojik kanıt olgularından en favori olanım kürklü insan fetüsüdür. Biz en iyi, diğer primatlardan farkı olarak kalın bir kıl örtüsüne sahip olmadığımız için "çıplak maymunlar" olarak biliniriz. Fakat gerçekte kısa bir süre içinde olsa (embriyo olarak) böyle bir örtümüz vardır. Hamileliğin yaklaşık altıncı ayında, lanugo olarak adlandırılan ince, tüy gibi bir kıl örtüsü ile tamamen kaplanırız. Lanugo genellikle doğumdan bir ay önce, doğduğumuzda sahip olduğumuz kıllar ile yer değiştirerek dökülür (fakat prematüre bebekler, bazen kısa sürede dökülen lanugo ile doğarlar). Günümüzde, insan embriyosunun geçişsel bir kıl örtüsüne sahip olmaya ihtiyacı yoktur. Nede olsa, dölyatağında 37 santigrat derece sıcaklık vardır. Lanugo sadece primat atalarımızın bir kalıntısı olarak açıklanabilir. Maymun fetüsleri de gelişimin yaklaşık aynı evresinde bir kıl örtü geliştirirler. Ancak, maymunlarda bu kıllar dökülmez ve ergin kürküne dönüşmek üzere kalırlar. Aynı şekilde insanlar gibi balina fetüsleri de, karada yaşayan atalarının kalıntısı olarak lanugoya sahiptirler.
Reklam
Eğer tüm evrim tarihi tek bir yıla sığdırılacak olsaydı, en ilk bakteri Mart'ın sonunda açığa çıkacak, fakat insanın ilk atasını 31 Aralık akşam saat 6'ya kadar göremeyecektik. Eski Yunanın altın çağı, yani M.Ö. 500 civarı, gece yarısından sadece 30 saniye önce açığa çıkacaktı.
Memelilerin sürüngenlerden veya kara hayvanlarının balıklardan evrimleştiklerini kabul etmek zor görünmemektedir. Ancak tüm diğer türler gibi, bizlerin de oldukça farklı olan bir atadan evrimleştiğimizi kabullenmeye bir türlü ikna olmuyoruz. Biz kendimizi her zaman bir şekilde doğanın geri kalanından ayrı gördük. İnsanların özel yaratılmanın objeleri olduğu dinsel inanışı ve aynı zamanda öz-bilinçli bir beynin eşlik ettiği doğal tekbencilik (natura/ solipsism) ile cesaredendirildiğimizden, diğer hayvanlar gibi doğal seçilimin kör ve akılsız sürecinin tesadüfi ürünleri olduğumuz evrimsel dersine direnmekteyiz. Birleşik Devletlerde köktenci dinin hegemonyası nedeniyle, bu ülke insanın evrimi gerçeğine en fazla direnç gösterenler arasındadır.
''Bir kez, bir tür uygun bir habitata iyi uyum sağlar hale geldiğinde, evrim genellikle yavaşlar. ''
Nobel Ödüllü kimyagerimiz Prof. Dr. Aziz Sancar'ın şu sözlerini asla unutmayın: "Evrime inanmak diye bir şey yoktur, evrim bir gerçektir ve inanç meselesi değildir. Güneş'i balçıkla sıvayamazsın. Evrim vardır ve kim ne derse desin bu gerçek ortadadır."
ginko bilimKitabı okudu
Reklam
358 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.