Reconquista[Yeniden Fetih] sürecine rağmen, yüzyıllar boyunca İber yarımadasının yeni Hıristiyan devletleriyle bir dereceye kadar entegre olmuş ve gelişmiş İslam uygarlığı ile çok daha geri kalmış Hıristiyan uygarlığının karşılaşmasını sağlamış Müslüman Murabıtların yerini, XII. yüzyıl başlarında yeni reformist Müslüman gruplar olan Muvahhidler alır. Muvahhidler XII. yüzyıl ortalarına kadar Müslüman İspanya'nın hakimiyetini ellerine geçirir ve Hıristiyan devletlerini 1195'te Alarcos'ta yenilgiye uğratırlar.
Alfa YayınlarıKitabı okudu
XW-XV. yüzyıllarda Avrupa'nın merkezinde, Lotharingia'nın Burgonya Dükalığı kisvesi altında yeniden doğumuyla sonuçlanan karmaşık olaylar, önceki iki yüzyıl boyunca hız kazanır. Bu sürecin temel unsurları, dükalığın Capet Hanedanının güçlü bir kolunun uzun süreli hakimiyetinde olması, 1361 yılında Capet Hanedanı ortadan kalktığında da yerine geçen, Valois Hanedanından "Cesur" Philippe'in etkili yönetimi olarak sıralanabilir. Flandre ve Hollanda'da ise egemen hanedanlar giderek zayıflar ve ortaya çıkan önemli şehir devletleri özerkliklerini savunup, ticaret ve üretim alanındaki çıkarlarını korurlar.
Alfa YayınlarıKitabı okudu
Reklam
XI ile XIII. yüzyıllar arasında aralıksız olarak büyüme gösteren nüfusla, üretim ve tüketim alanlarının dinamiği xıv. yüzyıldan itibaren tamamıyla tersine döner: Üretim sisteminin yapısal sınırları, iklim şartlarının zorlaşması, kıtlık ve salgınların yaygınlaşması, depremler, savaşlar ve isyanlar bu dönemin kritik niteliğine katkıda bulunur; ancak yine de bu dönem içerisinde uzun vadeli bir yapılandırma sürecinin belirtileri de görülmeye devam eder.
Alfa YayınlarıKitabı okudu
Fransa ile İngiltere arasında veraset nedeniyle; Fransa kralının vassalı olan İngiltere kralının Fransa tahtına sahip olmak istediği için başlayan savaş bu adla bilinir. Veba salgını, kentsel ve kırsal karışıklıklar ve iç savaşla uğraşan Fransa askeri, çatışmalarda zaman zaman ağır darbeler alır. Fransa monarşisi XIV. yüzyıl sonlarında bu savaştan çok zayıflamış olarak çıkar.
Alfa YayınlarıKitabı okudu
XIII ile XIV. yüzyıllar arasında şehir devletleri, toplumsal temellerinin genişlemesiyle ortaya çıkan ihtilaflara artık istikrarlı bir kurumsal çerçeve sunamayacak hale gelir. Bu krizin çeşitli sonuçları olur: Nüfuzlu aileler siyasal makamlardan uzaklaştırılır, derebeyliği rejimleri ortaya çıkmaya başlar ve oligarşik anlamda sınırlamalar yaşanır. Böylelikle İtalya'da hem şehir devletleri hem de derebeyliklerin olduğu bir dönem başlar ve yönetici sınıflar daha merkezi iktidar yapılarına yönelir.
Alfa YayınlarıKitabı okudu
Kilisenin İktidarı Bonifacius ortaçağda papalığın en önemli figürlerinden biridir; kendisine ve dünyevi ya da ruhani, iktidarı açısından bütün mercilere üstün olan Kilisenin lideri olarak yerine getirmesi gereken göreve inancı tamdır. Misyonunu tek bir amaçla, uzlaşma kabul etmeden yürüttüğü için çok tepki çeker, sapkın olduğuna dair ortaya atılan asılsız suçlamaların benzerlerine de hedef olur. Büyük bir hukukçu olup, emirnamelerini Liber Sextus [Altıncı Kitap] adlı bir kitapta toplar ve hukukun kökeni konusundaki doktrinini ifade ettiği Sacrosancte [Çok Kutsal] adlı fermanı giriş yazısı olarak kullanır. Ağırlıklı olarak teolojik veya siyasal olanları dahil, yazılarının büyük kısmına hakim olan konu hukuktur. Bonifacius kendini "iudex omnium," yani herkesin ve her şeyin hakimi olarak görür. Kilisenin özgürlüğü ve üstünlüğünün kabul edilmesi için yürüttüğü faaliyetlerin etkisi İtalya'da (Lucca, Pisa, Orvieto) ve Avrupa'da (Fransa, İngiltere, Macaristan, Polonya, Sicilya, Almanya) hissedilir. Ancak Bonifacius dünyanın değiştiğini ve farklı ülkelerden oluşan Avrupa'nın onun artık geçerliliğini kaybetmiş olan hiyerokratik doktrinini benimseyemeyeceğini fark etmez. Bonifacius'un bu doktrini öne sürerken sergilediği katılık, İtalya ile Avrupa'yı kriz durumuna sokmaktan, imparatorluğun sonunu hızlandırmaktan ve yeni Avrupa'da seküler ruhun ortaya çıkmasına neden olmaktan başka bir etkisi olmaz.
Alfa YayınlarıKitabı okudu
Reklam
938 öğeden 281 ile 290 arasındakiler gösteriliyor.