Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ey akıllı kişi! Gönül sırların zindanıdır. Salıverirsen ya bir daha oraya geri dönmezler ya da daha korkunç bir hal alıp oraya geri gelirler. En iyisi bunları o zindanda hapis tutmaktır. Onları iyi saklamasını bilmektir. Sırları zincire vur, çözme, eğer çözülürlerse, belki de onlar seni zincire vururlar.
"Ey alemlerin sahibi ve haliki Hz. Allah (cc)! Sen her şeyi hakkı ve layıkıyla bilensin, görensin, duyansın. Ben, aciz kulun yaptığım her fenalıktan, kötülükten, sair bütün günahlarımdan tövbe ederek senin ali kapına geldim. Beni bağışla. Gidecek başka kapı yoktur. Kapından beni boş ve geri çevirme. Derdime hakkımdan hayırlısı ile hayırlı şifalar ihsan eyle!"
Reklam
“Ey akıl sahibi! Gül dikenle beraber bulunur. Senin dikenle ne işin var, gülü demet yap… Eğer tabiatında yalnız kusurları görmek varsa Tavus kuşunda çirkin ayaktan başka bir şey göremezsin.”
“Ey başkalarının ıstıraplarından dolayı rahatsız olmayanlar ! Size insan demek yaraşmaz.” Şirazlı Sadi
"Ey başkalarının acısıyla kaygılanmayan, sana "insan" demek yakışık almaz." Sadi Şirazi
Ey seni hiç unutmadığım! Hiç beni hatırladığın oluyor mu?
Reklam
Ey Bülbül! Sen bahar müjdeni şakı, Bırak kötü haberi baykuş okusun! Sadi-i Şirazî
Ey başkalarının acısıyla kaygılanmayan, sana insan demek yakışık almaz.
Halden anlayanlar, size diyorum: Gidiyor gönlüm elimden. İçimdeki sırlar çıkacak ortaya, eyvah, eyvah! Parçalandı gemimiz; Ey uygun rüzgar; es haydi; Olur ya, görürüm yine sevgilimin yüzünü. On günlük dünya hevesi bir masal bir yalan..
Ey seni hiç unutmadığım! Hiç beni hatırladığın oluyor mu?..
Reklam
Sadi Şirazi
Bir pâdişâhın acemi bir kölesi vardı. Bir gün bu köle ile gemiye binmişti. Köle o zamana kadar hiç gemiye binmemiş ve deniz görmemişti. Gemi yolculuğunun bir takım sıkıntıları ve zorlukları vardı. Köle, gemi limandan ayrıldığı andan itibaren titremeye başladı. Ne yaptılarsa köleyi sâkinleştiremediler. Gemide âlim bir kişi vardı. Hükümdara; "Müsaade ederseniz ben onu susturayım" dedi. Hükümdar da o zâta izin verdi. O zât, köleyi denize attırdı. Köle birkaç kere suya battı, çıktı. Geminin bir tarafına can havliyle tutundu. Onu saçından tutup gemiye aldılar. Bu olaydan sonra köle, köşesinde sessiz ve sâkin oturdu. Hükümdar âlimden bu işin hikmetini sordu. O da; "Köle suya girmeden evvel, gemideki selâmetin kadrini ve kıymetini bilmiyordu. İşte huzurla, saâdet ve sıhhat de böyledir. Huzûr içinde yaşayan, mesûd olan, bir felâkete uğramadıkça, o huzûr ve saâdetin kıymetini bilmez. İnsan hasta olmadıkça da, sağlığının kıymetini bilmez" dedi. 'Ey kardeş! Bu dünya kimseye kalmaz. Gönlünü, her şeyi yaratan Allah-ü Tealaya bağla. Sana bu kafidir. Dünya mülküne güvenip bel bağlama. Çünkü bu dünyada senin gibi birçokları yaşamış ve sonunda ölüp gitmiştir. Değil mi ki, en sonunda ölüm vardır ve bu can göç (ölüm) yolunu tutacaktır. O halde ister taht üzerinde can vermişsin ister toprak üzerinde, ne fark eder!'
Ey akıllı kimse, birisi senden korkuyorsa sen onun gibi yüz kişi ile savaşıp başa çıkacak olsan yine ondan kork.
Ey Muktedir:
Her kim ki kötülük tohumunu eker de iyilik biçeceğini düşünürse yanlış düşünmüş olur. Kulağından pamuğu çıkar, halkın dileklerini dinle, halka adalet göster.
Ey, eli altındakileri inciten zorba! Ne zamana kadar böyle pervasızca baskı altında tutacaksın? Hükümdarlık senin neyine, senin ölmen daha iyidir, çünkü sen halka eziyet ediyorsun!
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.