Bir yolun varsa gidilecek, sona bırakma,
Bir sözün varsa dilden yüreğe, hiç susma
Görmen gerekiyorsa birini, git yanına!
Okşaman gereken bir yürek varsa esirgeme elini.
Hayat çok zalim,
An gelir;
…Elini, gözünü, yolunu, yüreğini alır senden,
O zaman istesende;
Dokunamaz,
Göremez,
Gidemez,
Söyleyemez olursun…
Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin.
Su olsan kimse içmez,
Yol olsan kimse geçmez,
Elin adamı ne anlar senden?
Çıkarsın bir dağ başına,
Bir ağaç bulursun tellersin
pullarsın gelin eylersin.
Bir de bulutları görürsün,
bir de bulutları görürsün,
bir de bulutları görürsün.
Köpürmüş gelen bulutları.
Başka ne gelir elden?
Çın çın ötüyor yüreğimin kökünde
şu dünyanın ıssızlığı.
Tanrı kimsenin başına vermesin
böyle bir yalnızlığı!
Alacakaranlıkta olsun ölümüm.
Kısın lambaları kısın
Alın götürün umutlarımı
Kederlerim dünyada kalsın!
Ölüm fermanımı okusun savcı
Toplansın iki üç dost , beş on yabancı,
Gün doğmadan kurulsun dar ağacı
Beni hayallerimin bittiği yere asın..
Anıları aşkları ve bir kenti
Bırakıp gidebilirdi apansız
Apansız başlardı yolculuklar
Hangi saatinde olursa günün
Ve hep kar yağardı nedense
Durmadan kar yağardı yol boyunca
Ve nasılsa yok olup giderdi hüzün
Kent görünmez olunca arkada
Ne bir veda sözcüğü dökülürdü dudaklarından
Ne de dönüp bakardı geriye bir kez olsun