Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
#1Mayıs
Ne diyordu değirmenci dayı; "Bu nasıl çark ulan! Buğday bizim,ezilen biziz Un olan biz, aç kalan biziz Kim bu doymak bilmeyen soysuz?"
Ne diyordu değirmenci dayı ; "Bu nasıl çark ulan! Buğday bizim, ezilen biziz Un olan biz, aç kalan biziz Kim bu doymak bilmeyen soysuz?"
Reklam
KALEM MARANGOZU
Malesef dört yapraklı yoncaları aramak uğruna Ayaklar altında ezilen Üç yapraklı yonca olduk Oysa ki seni oraya da getiren de bizdik ,dört yapraklı yoncayı düşündürende Canın sağ olsun
31 Mart Yerel Seçimleri Bağlamında Marksizmin Tarihsel Doğruluğu Üzerine
Bilindiği gibi “Yüzyılın Felaketi” AKP iktidarı, devlet gücünü bütünüyle elinde tutmasına rağmen 31 Mart Yerel Seçimlerinde ağır bir yenilgi tattı. Bir ABD-İngiltere-İsrail yapımı proje partisi olan AKP, emperyalist efendileri tarafından iktidar koltuğuna oturtulduğu 3 Kasım 2002’den beri ilk kez bu kadar ölümcül, tedavisi çok zor bir yara almış
Bu ara neden hep şiir dinliyorum, ruhummu yorgun, gönlümmü kırgın bilmiyorum. İçimde ezilen duygularımmı beni şiire sürükleyen, ruhummu mahzun, gönlümmü mahzun bilmiyorum. Fakat içimde biyerler derinden acıyor, kagıt kesigi yarası acısı keskin. Ulaşamıyorum, hüznüme, hüzün sesli adamların sesi iyi geliyor.
İnsanlar güllerin peşinden koşarken ayakları altında ezilen papatyaların farkına bile varmazlar.
Reklam
Bir ezik his kalır insanın içinde yaşama dair. Can mıdır ezilen, umut mu karar veremez insan... Tatar Ramazan 🎬🎥
Ego
Ego (burada anlam olarak benlik kabul edilmektedir), eğer sağlıklı idare edilirse tıpkı aşk gibi en itici kuvvetlerden birisidir. Ama enerji veren bir çekirdek olduğu unutulunca, rijit ve insanı esnemez hale getiren ağırlığı altında eziliyoruz. Bu, insanın kendisiyle yanlış bir tanışma biçimini ifade eder. Daha en başta yaralanan ve ezilen benlik daha sonraları da yaralayıp ezerek var oluş yollarını arıyor. Haliyle de kaçınılmaz olarak kibre dönüşüyor. Ego ile kibir birbirinden çok farklı şeylerdir. Kibir en basit anlamıyla büyüklenme demek. Geniş, göz alabildiğine yayılan ama kuru bir büyüklenme, bir çöl. Ego ise keşfedilecek sonsuz bahçedir. Güzel bakılıp ilgilenildiğinde sonsuza uzanan; büyürken “büyüklenme”yi de aşan bir diyalektiktir. Bizim, yani özellikle Doğu insanının kendi cebinde kaybettiği eski bir hazinedir ego. Muhammed İkbal’in ifadesiyle –bir kitabına da bu adı vermiştir- Gülşen i Raz ı Cedid’dir. Yani Yeni Sırlar Bahçesi. Girilmesiyle beraber insanı bir daha geri dönülmeyecek şekilde değiştiren bir olumlu tanışma, bir mukaddes kendine yolculuktur. İçimdeki büyücüdür ego. Avcumu kendi avcuma almaktır. “Bir kere de ben bakayım şu falıma, hep okundum; bir kere de kendim okuyayım kendimi,” diyen sestir. Dâhilden işitilen, tok ve babacan sesli bir ulaktır.
Ezilen kadınlar özgürlüğüne düşkün Çocuklar büyütür
Kim onlar?
Ne diyor değirmenci ; " Bu nasıl çark ulan! Buğday bizim, ezilen biz Un olan biz, aç kalan biz. Kim bu doymak bilmezler"
Reklam
Derin düşlerin altında ezilen koca zihinler hakimdi her bir kafada. Uykusuzluk, çaresizlik ve bilinmezlik...
İnsanlar sahip olduklarının değerini bir türlü bilmezler.. Güllere koşarken ayaklarının altında ezilen Papatyalardan habersizler..🌼
Sovyetler Birliği
"Her devlet, ezilen sınıfa karşı yöneltilmiş 'özel bir baskı gücüdür. O halde, hiçbir devlet, ne özgürdür, ne de halk devleti." ~Vladimir Lenin~
Varlığın ıspatı yokluktur. Yokluğun olmadığı yerde varlığın değeri olmaz. Yokluktan yaratılan tanrılar olduğu gibi varlıktan vâredilen yoksunluklarla doludur bu dünya. Bu dünya insanoğlunun kibriyle, nefsiyle ve hırsıyla doludur. Zor olan bunca varlığın içinde yokluğa, yok hükmünde bir saflığa sahip olmak. O saflık ki ezilen, hor görülen fakat insanlığımızın temelidir.
Gerçi ezilen insanlık Locke, Voltaire, Rousseau gibi düşünürlere gönül borcu duyar. Ama onlar yaşamasaydı ne olurdu? Sadece bir iki yüzyıl daha saçma sapan görüşleri ileri sürülür, bazı kişiler inançlarından ötürü eziyet görürdü. Ama eğer, Dante, Petrarca, Chaucer, Shakespeare, Milton ve başkaları şiir yazmasaydı; Raffaello , Michelangelo ve öteki ressamlar ve yontucular sanat yapıtlarını üretmeseydi, dünyamız bugün korkunç bir halde olurdu. Toplumun temeleni kuranlar, bize yaşama sanatını öğretenler, şairler ve sanatçılardır. Geleceğe gördükleri ve bize müjdeledikleri için onların birer evliya sayılmaları gerekir.
Muhammed Nurullah Yiğit

Muhammed Nurullah Yiğit

@amphetazolam
·
16 Nisan 19:50
Doğuda evvelden beri epeyce şair yetişmiştir. Nazım ve belagat konusunda hayli başarılı olanlar olmuştur. Fakat ibn Sinalar gibi, İbn Rüştler gibi bilimle ilgilenenler yetişmeyince doğu medeniyeti sönmeye başlamıştır.
1.500 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.