Üzerimize geliyorlar... Sökülen hitap ve kayda değer anlam için, biliyorum, ‘’sürerler bizi, hayattan.’’ Yokluğa demiş atmış bu bayağılar, harap ediyor kendilerini... -bir ölüm töreni bu- ölünün son nefesinde jiletlerin rüzgârlarla getirdiği... ‘‘parçalarız sizleri...’’
Kırbaçlar şaklıyor zihnimde, ‘’ölümü arıyor gibi, bedenim’’
Yalnızlık sırtımda ağrı, doğruluktan gayri! Başlıyor ufalanmalar,
Güneşte kırağı; ezilen tende kırılan beden... Beni arıyorlar, bir tenhada
Tenimi kesecekler, öyle ansızın... Biliyorum, biliyorlar; cesaret düşmez yere!
Silahlansa da gövden, var mı öyle kaçıp gitmek... Kırbaçlar şaklıyor zihnimde
Beynimde verdiğim savaş; hüznü kaynatmakta, ‘’ölümü arıyor gibi, bedenim’’
Yalpalayan bu beden, huzuru kaçık diaspora; kurşunlanan sözler ardında esir.