Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Gökyüzüne bakmayı unuttun. O mavilerde kaybolmayı unuttun. Bir zamanlar seni avutan ne varsa koydun bir köşeye. Sızlandın durdun. Kıymetini bilmez oldun o güzel dünlerin. Bir gün bakmayı unuttun bir gün konuşmayı. Hüzün bulaştı kalemine. Yazmayı unuttun. En çokta durmayı unuttun. Koştun. Koştun. Koştun. Sonu yok sandın bir son oldun. Biliyor musun yazık bile değil sana. İçinde ezilen her acının esiri oldun. Kalbin kapalı: gökyüzüne, sevince ve umuda.
Har
sesimi sıyırıp dilimden susumu çığlıklara böldüler bir gecede melekler ağladı yokluğunla varlığın arasındaki o incecik perdede söyle bana söyle
Reklam
İnsan olmak
Etik kimliği ne olursa olsun;ezilen ve haksızlığa uğrayanın yanında olmamız gerekmez mi. Niye ya hep beraber, ya hiçbirimiz diyoruz. Engin Geçtan
Üzerimize geliyorlar... Sökülen hitap ve kayda değer anlam için, biliyorum, ‘’sürerler bizi, hayattan.’’ Yokluğa demiş atmış bu bayağılar, harap ediyor kendilerini... -bir ölüm töreni bu- ölünün son nefesinde jiletlerin rüzgârlarla getirdiği... ‘‘parçalarız sizleri...’’ Kırbaçlar şaklıyor zihnimde, ‘’ölümü arıyor gibi, bedenim’’ Yalnızlık sırtımda ağrı, doğruluktan gayri! Başlıyor ufalanmalar, Güneşte kırağı; ezilen tende kırılan beden... Beni arıyorlar, bir tenhada Tenimi kesecekler, öyle ansızın... Biliyorum, biliyorlar; cesaret düşmez yere! Silahlansa da gövden, var mı öyle kaçıp gitmek... Kırbaçlar şaklıyor zihnimde Beynimde verdiğim savaş; hüznü kaynatmakta, ‘’ölümü arıyor gibi, bedenim’’ Yalpalayan bu beden, huzuru kaçık diaspora; kurşunlanan sözler ardında esir.
Çok geniş bir çayırda yürüyorum yürüyorum Ezilen otlar gibiyim Ezilen otlar gibiyim ayaklarımın altında Kendi ayaklarımın Nedense Bu böyle hoşuma gidiyor.)
İngiltere 1819
İçi geçmiş bir kral, bir ayağı çukurda, tıknefes ve kör, leş gibi bir kral. Bir sürü prens, alıklar soyu, halkın nefreti içinde soluyan tortular. Cahil, duygusuz ve sağır yöneticiler, yapışmışlar sülük gibi bitkin ülkelerine. Düştü düşecekler, bir fiske bile istemez, kanla o kadar şişmişler. Aç ve çıplak bir halk, ezilen ezilen ezilen bir halk, ham topraklarda. Özgürlüğü boğan bir ordu, halkını kırıp geçiren ve soyan çöpüne dek, Kim baştaysa onun uşağı, onun kulu kölesi bir ordu. Ve yasalar, suça iten, yoldan çıkaran, astığı astık, yaldızlı ve kanlı. Ve tanrısız bir din ve kutsal bir kitap, hiç açılmaz bir kitap, mühürlü. Ve bir senato, zorla ayakta duran, kokuşmuş, sarsak, gücü kuru. Ölümsüz bir ışık doğacak yarın bütün bu mezarlardan, Boğacak aydınlıklara kasırgalı günlerini çağımızın.
Percy Bysshe Shelley
Percy Bysshe Shelley
Çeviri:
A. Kadir
A. Kadir
- S. Yıldırım
Reklam
Kara Bayramı Aka Çevirmek
Bayram, iki yüzyıldır islâm dünyası için, içi acıklıklarla dolu bir yemiş gibi sunulmakta kader tarafından bize. Ne kadar çelişkili bir psikolojiyi yaşıyoruz bayramlarda! Gereğince üzülemiyoruz, ne de olsa bayramdır diyoruz, gereğince sevinip neşelenemiyoruz, gözlerimizin önünde islâm âleminin her tarafındaki trajik levhalar canlanıyor. Filistin’de, Gazze’de esaretin en acı, en hor hakir kılıcı türü altında ezilen müslümanlar geliyor gözümüzün önüne. Haykırarak ağlamalı mı bayram gününde. Bu da olmaz. Çünkü: bayramın bir hakkı var üstümüzde. Bayram şekerini zakkum meyvesi yapamazsınız. Gecenin gece, gündüzün gündüz olduğu gibi, bayramın da bayram olması lâzım, hiç olmazsa bir nisbet derecesinde.
Sezai Karakoç
Sezai Karakoç
aklıma bu satırlar geldi, ne güzel ifade etmiş…
Havva Sena GÜMÜŞ

Havva Sena GÜMÜŞ

@Havvasena
·
06 Nisan 04:30
Selamun aleyküm, Bir kaç gündür “Bayram geliyor lakin benim içimden hiçbir şey gelmiyor.” gibi paylaşımlar ve cümleler duyuyorum ve bu beni çok üzüyor. Bayram bize Rabbimizin oruç tutarak ettiğimiz ibadet karşılığında verdiği bir hediye değil midir? Fikrimce bir müslümana yakışan en sevgilinin verdiği hediyeyi heyecanla, hoş bir şekilde, beğenerek karşılamaktır. Hediyeyi hoş karşılamazsak hediyeyi vereni incitmiş olmaz mıyız? Haddimi aştıysam affola. Rabbim ramazanı hakkıyla geçirip bayrama layık olanlardan eylesin.
"Ezilen kadınlar özgürlüğe düşkün çocuklar büyütür."
Gazze;
İnsanlığımızın gözetlendiği kule Gazze; Dört bir yanına muhacir kanının bulaştığı, mazlum çığlığının sindiği, masum çocuk cesedinin yığıldığı Akdeniz'in maşrık tarafında, daha arkalardan seğirten çöl tozunun tuzlu suyla kavuştuğu kıyının birkaç kilometre içerisine kurulan bir karye Gazze. Bugünkü merkezinin haritası kalınca bir tabanca
Nisa’75
(Ey müslümanlar!) Size ne oluyor da: “Ey Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize katından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı lütfet.” diyen, ezilen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda ve Allah yolunda savaşmıyorsunuz?!
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.