Madem Mezopotamya toprağında başına bu işler gelmiş, vurulmuş, yaralanmıştı, Amerika'da ne işi vardı, buralarda vurulup orada ölmek nasıl bir yazgıydı böyle.
Özellikle de, gülümseyişi. Fotoğrafa bakan biri, dünyayla barışık, dünyanın kendisine iyi davrandığına inanan biriyle karşı karşıya olduğu sonucuna varırdı.
Bildiğim kadarıyla, annesine bir kez olsun nerede olduğunu ya da neden gittiğini sormadı; o da hiç anlatmadı. Galiba bazı öykülerin anlatılması gerekmiyor.