Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kader
Mesela bir gün, Eminönü meydanında bir otomobil bir adamı çiğner. Hadiseden on dakika evveline gidelim. Adam, mesela Gülhane Parkının önündedir. Otomobil de faraza Taksimden geliyor. Manzarayı görüyor musunuz? Geliyor! Bin otomobil içinde bir otomobil ve yüz bin adam içinde bir adam. Ne adam çiğneneceğini bilir, ne de otomobil çiğneyeceğini. İkisi de bir sürü tesadüflerle bilmeden birbirine doğru yaklaşırlar. Mesela adam bir dükkanın önünde durur. Bir kutu kibrit alır. Bir iki adım atar. Bir arkadaşıyla konuşur. Bir vitrini seyreder. Bu masum hareketlerin bile birkaç dakika sonra kopacak faciada hisseleri vardır. Bütün bu hisseler birbirine esrarlı bir şekilde geçe geçe nihayet meş'um anı doğururlar. O an gayet basit bir son sebebe dayanır. Bir dalgınlık, bir bilgisizlik, şu bu. Tesadüflerin kim bilir nasıl ve nereden idare edilen son derece girift ve içinden çıkılmaz bir riyaziyesi vardır.
Sayfa 42 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Evet,her şeyde,her yerde,çokluk birliğe geri dönmekte.İşte umumi ahengi meydana getiren de bu olmuş.Okun kavsinde olduğu gibi,her düz hat da kendi azimet noktasına dönmek için kavis haline geçmeye meyletmektedir.Fakat çokluğu vücuda getiren de gene o birlik.Faraza,ressamın kafasında bir nokta olan mana,inkişaf ediverince,binbir renkli bir sanat eseri heyetinde meydana çıkıyor.Esasen insanları şaşırtan,tezat ve ihtilafa düşüren de manadaki bu zuhur,bu uyanış ve çoğalış değil midir?
Geri156
567 öğeden 561 ile 567 arasındakiler gösteriliyor.