Büyüdükçe azalıyorum. Kendimi buldukça kaybediyorum. Olduğumdan daha yaşlı hissettikçe, daha çok çiçek, kuş, yıldız ve evren oluyorum. Kendimi ne kadar tanımlarsam sınırlarım o kadar azalıyor. Her şeyi kapsıyorum. Özümde, Tanrı ile aynıyım...
Dünyada yalnızım... İnsanlar bana değmeden geçiyor yanımdan. Etrafımda havadan başka şey yok. Kendimi o kadar tecrit edilmiş hissediyorum ki, üzerimdeki giysiyle aramdaki boşluğu bile algılıyorum...
En derin kaygımızı sadece evrenin değil, ruhumuzun düzeni için de önemsiz bir olay olarak kabul ettiğimiz anda bilgeliğe adım atmışız demektir. Bunu kaygıyla iyice kuşatılmışken düşünebilen ise tam bir bilgedir. Acı çektiğimiz anlarda, insanoğlunun ıstırabı bize sonsuz gelir. Ama insanoğlunun acısı sonsuz değildir, çünkü insana ait olan hiçbir şey sonsuz değildir, geniş düşünüldüğünde bizim acımızın da, bizim olmak dışında herhangi bir değeri yoktur.