İnsanlar birbirleriyle etkileşimde bulunmak isterler, doğrudan geribildirim alıp vermekten heyecan duyarlar ve başkaları tarafından nasıl göründüklerini bilmek, sahte görünümlerini çıkarıp atmak ve yakınlaşmak isterler.
Yalnızca yazılmış olduğu zaman dilimini yada kendi dönemini tahlil eden bir eser değil Bu Ülke. Geç tanıştığım ama sayfalarına dokunduğum için kendimi yinede çok şanslı hissettiğim bir yapıt oldu. Cemil Meriç’i daha çok okumalı ve daha iyi anlamaya çalışmalıyız. Zira her okuyuşta ayrı mânâ barındıran cümleler mevcut. Kitabı sonlandırdığımda aklımda kalan Tagor’un mısrasını da paylaşmak istiyorum;
“Düşüncenin her korkudan âzâd olduğu bir ülke Bir ülke ki insanları dimdik,
Dünya duvarlarla bölünmemiş,
Kelimeler gönlün derinliklerinden fışkırır,
Emek kemâle uzatır kollarını,
Aklın ırmağı alışkanlıkların karanlık çölünde kuruyup gitmemiş,
Ne olurdu Tanrım! benim yurdum da böyle bir ülke olsa.”
Bu ÜlkeCemil Meriç · İletişim Yayınları · 201821,2bin okunma
Rousseau için şeytan: Özel mülkiyet. İnsan, bir tarlanın etrafını çitle kuşatıp, burası benimdir dediğin günden beri doğru yoldan uzaklaşmış. Cinayet cinayeti kovalamış, facia faciayı. Sonunda medeniyet denilen bu yapma düzen kurulmuş.