İmam Ebu Hani fe'nin çağdaşı olan Mis'ar b. Kidâm, onun ders verişini şöyle anlatmaktadır: "Ebu Hanife'nin talebeleri sabah namazını müteakip ihtiyaçlarını görmek içın dağılırlar, sonra onun dersinde bulunmak üzere toplanırlardı, İmam Ebu Hanife gelip yerine oturur ve sorusu olan veya bir mesele üzerinde münakaşa etmek isteyen var mı? derdi. Bunun üzerine her taraftan sesler yükselirdi. Allah, İslâmda şanı büyük olan böyle bir kimse sayesinde bütün bu sesleri sükunete kavuştururdu." Şüphesiz bu metodu, ancak büyük bir ruha, güçlü bir şahsiyyete sahip olanlar uygulayabilirler. Çünkü bu metodu tatbik eden kimse, hoca olduğu halde talebelerinin seviyesine inmektedir. Hem hocalık vasfinı korumak, hem de talebelerin seviyesine inmek, heybet ve şahsiyyet sahibi büyük kişilerin işidir. Böyle bir ders ve araştırma usulü, öğrenciyi daha iyi yetiştirira ve öğretmenin görüşlerini daha iyi ortaya kor. Hem hoca için, hem de talebe - için daha faydalı olur. İmam Ebu Hanife'nin bu tarzda derse devam edişi. kendisini ölünceye kadar hakikatleri araştırıp öğrenmek isteyen bir insan haline koymuştur. Onun ilmi sürekli olarak artmakta ve fikri durmadan gelişmekte idi. Ebu Hanife'nin gönlünde talebelerine verdiğı yer, tamamen dostluk ve arkadaşlıktan başka bir şey değildi. Hatta o, talebelerine; "Siz benima gönlümün sevincisiniz ve üzüntülerimi gideren sizlersiniz", derdi.
Ehli sünnet alimi böyle olur. Mendiliyle anlındaki teri silip köpeğine vermek şarlatanlıktır.Kitabı okuyor
561 öğeden 581 ile 561 arasındakiler gösteriliyor.