Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Ruhi RAN
Ruhi RAN
@fireinthesin
Bir kaç yıldır beyaz boş kağıtlara, onlardan daha boş şeyler yazıyorum..
19 okur puanı
Temmuz 2020 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Günaydın, günü çoktan aymış olanlar.. Dün gece uykuma yenik düştüm ve kitabı bitirdiğim halde incelememi yazamadım. Affedin.. Normalde gece uyumamış olanlar beni okurken, bu sefer sabah uyanmış olanlar okuyacak. Hadi bakalım, görelim gücünüzü.. Hızla başlayalım: Kaçak & Sahaf Mendel..
Öncelikle Kaçak: Asker kaçağı olan Boris isimli bir adamın hikayesini anlatıyor. Hikayede yine Zweig'in savaş karşıtı yapısı ortaya çıkıyor. Karakterin ülkesine dönmediği için ne kadar acı çektiğini, yabancıların arasında bir yabancı olarak bir gün bile geçiremeyeceğini gözler önüne seriyor. Tam anlamıyla, bir baş yapıt. Okunmalı!!
Sahaf Mendel: Hafızası aşırı derecede kuvvetli olan bir sahaf, Mendel'ın tuhaf hikayesini anlatan bu hikaye, yine aynı şekilde savaşın insanları nasıl bitirdiğini anlatıyor. Bol betimlemeli, çok mu çok güzel bir hikaye..İyi günler dileyerek sözlerimi sonlandırıyorum, teşekkürler.
İyi geceler, Zweig severler. Belli olduğu gibi bende bu grubun içindeyim!
Rahel Tanrıyla Hesaplaşıyor: Yakub'un karısı Rahel'in, Tanrının öfkesini dindirmek için ona yalvarmasını ve merhamet istemesini anlatıyor.
(Spoiler)
Yakub, Rahel ile evlenmek için yedi yıl kölelik yapıyor fakat Rahel'in babası ilk kızını evlendirmeden, Rahel'in
İyi geceler, gececiler. Günlerdir art arda Zweig okuyorum, ve ilk defa bir hikayeyi diğerlerine kıyasla "az" beğendim. Bunun nedeninin kitabın belli bir konu üzerine olmaması, random şekilde anlatılması olduğunu düşünüyorum.
Kızıl, doktor adayı bir üniversite öğrencisi olan Berger'in yeni taşındığı Viyana'da yaşadığı zorlukları konu alıyor.
(Devamı Spoiler içeriyor.)
Berger hikayenin sonuna doğru on üç veya on dört yaşında olan küçük bir kıza aşık oluyor. Kız, kızıl hastalığına yakalanmış ve sevgili ana karakterimiz onu tedavi ederken hastalığı o da kapıyor. Kız atlatıyor fakat bu hastalık Berger'in sonu oluyor. Bugünlere göre daha, gelecekten gelmiş gibi bir hikaye, sevgili Kızıl. Kişinin karakterini araması, kendini hiç bir yere ait hissetmemesi ve yalnızlık gibi kavramlar, günümüze çok uygun. Ayrıca belirtmeden geçmeyelim Berger aşık olduğu kızın küçük olmasını umursamadan, onu seviyor. Onun sayesinde yeni bir hayata başladığını düşünüyor.
Geçmişten gelen, günümüze çağdaş bir hikaye...
Okur Takip Önerileri
İyi geceler, sevgili henüz uyumamış olanlar..
Hayatınızı armağan edebileceğiniz birini hiç sevdiniz mi? Sen varsan, dünya var dediniz mi..? Bu kitabı okuduğum zaman kafamda yankılanan sualler bunlardı.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu, kitap ünlü roman yazarı R.'nin kırk birinci yaş gününde, bilinmeyen bir mektup almasını konu alıyor. Kitaptaki kadın karakterimiz, roman yazarına öyle bir bağlılık duyuyor ki, onun için yaşamaya başlıyor ve onun için ölüyor. Sevgili yazarımız ise bu kadını hiç tanıyamıyor. Her bir sayfası eşsiz diyebileceğim bu kitap, bittiğinde sanki 600 sayfalık bir roman okumuş gibi hissettirdi, kalbimde bir burukluk hissi yarattı.
"Sadece on üç yaşındaydım ve yaptığın her şeye bu kadar ilgi göstermemin nedeninin aşk olduğunu bilmiyordum."
İyi geceler, sayın bir noktada illa ki kalbinin çöktüğünü hissetmiş okurlar. Yine Zweig, yine olağanüstü bir hikaye..
Bir Kalbin Çöküşü: Hikaye yaşlı, zengin bir adamın (Salomonsohn) kızı ve karısıyla tatile çıktığında, otel odasında mide ağrısı çekmesi sonrasında rahatlamak için koridora çıktığı sırada, kızının başka bir adamın odasından çıktığını görmesiyle başlıyor.
Zweig eserde, bir kalbin çökmesi için çok büyük bir nedene ihtiyacı olmadığına, küçücük bir olaydan bile insanın içten içe ölebileceğini anlatıyor.
Kişisel yorumum söz konusu olduğunda, keyifle okunabilecek, hüzünlü bir hikaye.
Karakterin kendisiyle nasıl boğuştuğunu, içinin nasıl yavaş yavaş kendini öldürdüğünü okumak ve zihninizde ki sinemada bu filmi izlemek sizin için eşsiz bir deneyim olacaktır.
"Ve doktor yaşlı adamın kalbini kontrol ettiğinde kalbi artık onu incitmeyi çoktan bırakmıştı."
Umarım geceniz güzel geçiyordur efendim, şahsen Stefan Zweıg ve onun eşsiz eserleri sonrasında, gecem güzeli bırakın bir düş halini alıveriyor.
Görünmez koleksiyon öyküsü, bir simsarın - genellikle ticari işlerde belli bir yüzdeyle aracılık eden kimse.- satacak bir şeyler bulamaması sonucu, eskiden daimi bir müşteri olan yaşlı Franz'ı ziyaretini konu alıyor. Fazlasına değinmeyeceğim fakat bu öyküyü beğendiğimi belirtmek istiyorum.
Sonrasında efendim, Unutulmuş Düşler var.
Bu öyküde karşımıza eskiden birbirine aşık olan iki aşığın, yıllar sonra karşılaşmasını ve
şuan ki hayatlarını sorgulamalarını ele alıyor.
Özellikle son kısımdaki minik öpücük detayı ve kadın karakteri çok beğendiğimi belirtmek istiyorum.
Ve son olarak kitapta en çok beğendiğim öykü olan Karda hakkında söylemeden geçemeyeceğim bir kaç şey var. Bir Yahudi ✡
topluluğunun ölümün onları kovalaması karşısında yaşadıkları bir geceyi konu alıyor.
Öyküde beğendiğim en güzel özellik, bir çok kısımda içimin ağlamaklı olması ve yazar beyin harika betimlemeleri. Kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum.
Hikayeden bir alıntı ile sözlerimi sonlandırıyorum.
"Fırtına hiç durmaksızın kulaklarına kaderlerini fısıldıyor: Burada ölmelisiniz, burada ölmelisiniz."
İyi akşamlar. Bir bardak çay ve gecenin karanlığı eşliğinde okuyup, bitirdiğim Mecburiyet: Partneri ile savaştan kaçarak, başka bir ülkenin sınırlarında yaşamaya başlamış bir ressamın, ideolojileri karşısında nasıl yıkıldığını, ölüme doğru nasıl koştuğunu konu alıyor.
Efendim kişisel yorumuma başlamak gerekirse kitap, pek çok yönden dramatik fakat ağlatacak kadarda melankolik değil. Özgürlüğü savunun kadın karakter - söylediği tonlarca söz ve yargıları bakımından- çok hoştu fakat hiç bir yönüyle yeterli bulamadım. Sözleri fazla basit ve, tekrarlanan şeylerden ibaretti. Olsun, yine de hoş bir karakter. Ressama gelecek olursak, neden kendini mecbur hissettiğine temel olarak değinilmedi. Olsun, o da hoştu.
Boş bir gününüzde aklınızdaki sinema salonunuzda, çayınızı ve mısırınızı alıp okumanız (oynatmanız) dileklerimle, iyi okumalar. Belki bu haftanın favori filmi bile olur. (:
